Uludere’nin Şenoba beldesinde bölgenin önde gelen kanat önderlerinden Alihan Babat’ın evinde bir araya gelen ve aralarında Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Şırnak, Muş’tan katılan 120 kanaat önderi ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin bulunduğu grup, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde, huzur ortamının sağlanması için PKK’ya ülkeyi terk etme çağrısında bulundu. Açıklamanın ardından grup üyeleri gazetecilere değerlendirmede bulundu.
Grup adına konuşan Alihan Babat, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle tarihi bir çağrıda bulunmak üzere toplandıklarını belirterek, bölgede yaşanan çatışmalar nedeniyle anaların dökülen gözyaşlarının yürekleri yaktığını söyledi.
Geçmişte yaşanan tecrübenin, silah ve şiddetle hiçbir yere varılamayacağını, kan dökmenin hiçbir sorunun çözümü olmadığını defalarca gösterdiğini bildiren Babat, Çözüm Süreci’nin can kayıplarının önüne geçileceğine ve barışın sağlanacağına dair umutları büyüttüğünü vurguladı.
“Demokratik ortamın ortadan kalkması için hiçbir gerekçe yok”
Çözüm Süreci ile silahın devre dışı bırakılarak, sorunların siyaset zemininde çözümü için medeni bir toplumsal ortamın tesis edilmesini amaçladığını kaydeden Alihan Babat, şöyle konuştu:
“Bu süreçte silahların susması ve can kayıplarının yaşanmaması en büyük kazanımımız oldu. Bölgede hayat normalleşti, insanlarımız geleceğe güvenle bakmaya başladı. Birkaç ay öncesine kadar hepimizin büyük bir memnuniyetle karşıladığı bu demokratik ortamın ortadan kalkması için hiçbir gerekçe yoktur. Yaşadığımız 30 yıllık tecrübe silahın miadını doldurduğunu, acı ve gözyaşından başka silahla elde edebilecek bir kazanım olmadığını hepimize öğretti.”
“Silahların yeniden devreye girmesinin makul bir izahı yoktur”
Babat, son bir buçuk ay içerisindeki çatışma ve terör ortamının insanların umudunu kırdığına, barış ve demokrasi beklentisini zedelediğine işaret ederek, 7 Haziran seçimlerinin ortaya koyduğu tabloyu, bölge insanının siyasete verdiği desteğin göstergesi olarak değerlendirdiklerini aktardı.
“7 Haziran Türkiye siyasetinin önünü açmıştır. Ülkemizde bireysel ve toplumsal her türlü talebin meşru siyaset zemininde demokratik biçimde dile getirilmesi ve savunulması mümkündür” ifadelerini kullanan Babat, şunları kaydetti:
“7 Haziran sonrasında silahların yeniden devreye girmesinin makul bir izahı yoktur.
Kardeş kavgasının sona ermesi ve barışın yeniden tesis edilmesi için silahlı örgüt mensuplarının şiddete son vermesini ve ivedilikle ülkemizi terk etmelerini istiyoruz.
Mevcut sorunlarımızın çözümünde silahın bir yöntem olmadığını, siyaset dışında silah ve şiddetle elde edilecek bir kazanımın bulunmadığını düşünmekteyiz. Çağrımız, bir an önce bu akıl dışı yoldan dönülmesi, silahlı mücadeleden vazgeçilerek, meşru demokratik siyasetin hakim olmasının sağlanmasına yöneliktir.”
“Bu süreçte devletimizin yanında yer almaya devam edeceğiz”
Bölgenin aile büyükleri olarak, çatışmanın sora ermesini ve Çözüm Süreci’nin yeniden hayata geçirilmesi için gerekli katkıyı yapmaya hazır olduklarını belirten Babat, şiddetten ve silahtan arınmış bir Türkiye’nin herkesin yararına olduğunu söyledi. Babat, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Çatışma ortamından hiç kimsenin elde edeceği bir kazanç yoktur. Bölgemizin silaha değil, huzura, barışa ve sağduyuya ihtiyacı vardır. Önceliğimiz, demokrasimiz üzerindeki silah tehdidinin ortadan kaldırılması, meşru demokratik siyasetin korunmasıdır. Biz bu süreçte devletimizin yanında yer almaya devam edeceğiz. 1 Eylül Dünya Barış Gününde bölgemizdeki barışın yeniden tesisi için her türlü gayret ve fedakarlığa hazır olduğumuzu tekrar ifade ediyoruz.”
– “Şehit haberleri yüreğimizi dağlıyor”
Kanaat önderlerinden Mehmet Şirin Akçay, barış ortamının oluşması için PKK’nın ülke dışına çıkması gerektiğini söyledi.
Son dönemde yaşanan saldırılarda güvenlik güçlerinin şehit olmasından dolayı büyük üzüntü duyduğunu dile getiren Akçay, şöyle konuştu:
“Ailemi doğru dürüst görmedim, babasız büyüdüm. Biz hiç kimsenin ailesiz kalmasını istemiyoruz. Son zamanlardaki şehit haberleri yüreğimizi dağlıyor. Biz kardeşiz. Değerli Müslüman Kürt halkının da artık bu şer odaklarının oyununa gelmemesini istiyoruz. Biz, vatanımızın bölünmez bütünlüğü için elimizden ne geliyorsa mücadeleye hazırız.”
– “HDP’ye terörün son bulması için oy verdiler”
Uludere’ye bağlı Taşdelen Köyü Muhtarı Fikret Kaya da bölgeden aldığı yüksek oy oranına rağmen HDP’nin terör örgütüyle arasına mesafe koymamasına tepki gösterdi.
PKK’nın teröre devam etmesi halinde devletin yanında tutum alacaklarını vurgulayan Kaya, şöyle konuştu:
“Çatışma durumunun devam etmesi durumunda devletimizden yana tutum alacağımızı, devletimizle beraber sonuna kadar mücadele edeceğimizi belirtmek istiyoruz. HDP’yi de siyaset yapmaya, teröristle aralarına mesafe koymaya davet ediyoruz. İlçemiz yüzde 90 oranında HDP’ye destek verdi. HDP’ye terörün son bulması ve sorunların demokratik olarak çözümü için için oy verdiler.”
– “PKK silahları gömsün”
Diyarbakır’dan toplantıya katılan ve yörede “kadın ağa” olarak nitelendirilen Suna Kepoğlu Ataman ise terör örgütü PKK’dan silahları gömmesini istediklerini belirterek, “Bir Kürt ve Trabzonluların gelini olarak barışı en çok isteyen benim. 90’lı yıllara bir daha dönmek istemiyoruz” diye konuştu.