Üstat Şehriyar gerek anadilinde, gerekse Farsça oluşturduğu eserlerle mevcut baskı rejimine ve onu uygulayanlara içten içe savaş açmıştır. Mücadelesini edebiyat marifetiyle vermiştir. Halkının manen bir bütün olduğunu, dünyanın gelişmiş ülkelerinde yaşayan halklar gibi, orijinal kültüre, zengin bir dile ve edebiyat hazinesine, tek dine, evrensel ve maddi, manevi milli değerlere sahip olduğunu göstermiştir. Henüz sağlığında dâhileşmek, halkının ruhunda, inancında kök salmak, kalbinde heykelleşmek, bu kertede sağlam yer edinmek sanat tarihinde az rastlanacak durumdur. Dâhi Şehriyar bu edebi muhabbeti yalnızca “Haydar Baba’ya Selam” eseriyle kazanmıştır. Çünkü Şehriyar şiiri baştanbaşa aşkla yoğrulmuş, Tanrının, aşk âleminin sırlar ve semboller dünyasıyla birleşmiştir. Aşkı en yüce duygu sayan ulu Nizami ve Fuzuli’den sonra yeni edebi okul, başarılı şiir biçimi yaratmak, şiir sanatında yeni bir zafere imza atmak Şehriyar’a nasip olmuştur. Şehriyar şiiri söz yıldızlarının dünyasında bir Tan yıldızı gibi parladı, tüm Türk dünyası okurlarının dikkatini çekti. Dünyanın tüm bölgelerine dağılmış Türk soydaşları; üstat şairin tarihi yaratıcılık sesine, özlem dolu haykırışlarına gözleri ıslanarak yanıt verdiler. Şehriyar ve “Haydar Baba’ya” sayısız nazire ve cevaplar yazdılar. Böylece Şehriyar bütün Türk halklarının dayanışma merkezine, Türk Dünyası’nın sembolüne, büyük Turan illeri arasında bir kültür köprüsüne dönüştü. Bu edebi süreç bugün de devam ediyor…
Çevri: Metin Özer Editör: Kebuter Hakverdi
kebuter@rambler.ru