Çanakkale Deniz Zaferi’nin 101. yılı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın katlımı ile kutlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan Çanakkale’deki anma töreninde konuştu. Erdoğan, “Buradan terör örgütüne destek veren ülkelere sesleniyorum; koynunuzda yılan besliyorsunuz. O yılan her an sizi de sokabilir. Türkiye’de patlayan bombaları televizyon ekranlarından seyretmek size bir şeyler ifade etmiyor olabilir. Aynı bombalar sizlerin şehirlerinizde patladığınızda bizi anlayacaksınız, ama o zaman çok geçe olacak. İzin vermeyeceğiniz vermeyeceğiniz faaliyetleri desteklemekten vazgeçin. Sizin milletvekiliniz intihar taziyesine gittiğinizde ona karşı neler yapabileceğinizi çok iyi biliyorum. ” dedi.
Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:
Çanakkale şehitlerimizi rahmetle yadediyorum. Binlerce kilometre öteden gelip, burada hayatlarını kaybeden, o günlerden beri topraklarımızı misafir ettiğimiz diğer ülke askerlerini de tazimle anıyorum. Bugünlerimizi kurtaran maziye kahramanlarını, büyüklüğünü iade eden bu toprakları bize vatan yapan Gazi Mustafa Kemal’i de rahmetle yadediyorum. Gazi’nin tarihlerini bilmeyen niyetler başka milletlerin avı olan sözünün en muşahhas tezahürü Çanakkaledidir, bu topraklardır. Çanakkale zaferini bilmeyenler bu savaşın nerede, hangi şartlarda, hangi fedakarlıkla yapılmadıklarını anlamayanlar bugün yaşadıklarımızın manasını da anlayamazlar. Bunun için Çanakkale savaşlarının gerçekleştiği mekanları görmeyen, o havayı tenefüüs etmeyen hiçbir evladımız kalmamalıdır. Bugün sınavlar var değil mi, ben Çanakkale’nin ziyaret edilmesini aynı düzeyde önemli bir hadise olarak görüyorum. Çanakkale Destanı’nı okuyan yavrumuzu gözlerinden öpüyorum. Bu destanı inanıyorum ki, bu nesil de aynı şekilde yazacaktır. Duamızı yapan kızımızı da tebrik ediyorum. Bu topraklar gözyaşlarıyla sulandı. Çanakkale geçilmez destanıyla düşmana dur diyen Çanakkale boğazı, Çanakkale 1915 köprüsüyle Cumhuriyet’in inşallah 100. yılına geçecek.
ŞAHADET BİZİM İÇİN KORKULACAK BİR MAKAM DEĞİLDİR
Hükümetimizi bu noktada inşallah 23’e bu köprüyü yetiştirme azmiyle o gayret içerisinde temmenimiz o ki, daha önceden bunu bitirerek artık buradan Gelibolu’ya, gemilerle değil, araçlarımızla rahatlıkla geçelim ve bu merasimlerimizi çok daha farklı bir şekilde kutlayalım. Çanakkale’nin anlamını öğretemediğimiz, bu mücadelenin geçmişi ve bugünümüz için ifade ettiği manayı zihnine ve gönlüne nakşedemediğimiz her evladımızın vebali bu işin sorumluların üzerindedir. Yaşadığımız hadiseler bu zaferi çok daha önemli hale getiriyor. Biz şehitlerin nesliyiz. Biz şehitlerin suladığı bu topraklarda yetişmişiz. Şehadet bizim için korkulacak bir makam değil; ulaşılması gereken bir makamdır. Onlar ölü değildir, onlar diridirler, ama siz bilemezsiniz. Onların rızkının vekili Allah’tır. Kabrinden sonra da oradaki hali görünce tez bu dünyaya dönmek isterler. Ama birileri anlamaz, zannederler ki, onlar normal tabutta götürülen cenazedir, değil, değil bunu anlamamız lazım, burası önemli. Bundan 101 yıl önce tarihe gömülmek istenen bir millet Çanakkale’de yeni bir direnişin, şahlanışın destanını yazmıştır. Bu mesaj tüm dünyaya hitap etmektedir. Denizde, karada, havada en üst düzeyde kullanıldığı Çanakkale muharebeleri asıl gücün teknoloji değil inanç olduğunu dünyaya bir kez daha göstermiştir.
ÇANAKKALE BİR VAROLUŞ MÜCADELESİYDİ
Yahya Çavuş, Seyit Onbaşı bunun ispatıdır. Gözü olup da bunu göremeyenler var. Bunlar bizi aldatmasın, biz aynı şekilde yürüyeceğiz. Çanakkale hem istiklal hem istikbal mücadelemiz oldu. Vatanını ve hürriyetini canı pahasına koruyabilecek bir milletin önüne durabilecek hiçbir kuvvet yoktur. Çanakkale umudun adı olmuştur. Çanakkale’de Muş’tan, Bitlis’ten, Van’dan, Anadolu’nun dört bir yanından olduğu gibi Üsküp’ten, Bosna’dan gelen de vardır. Onun için Çanakkale bir varoluş mücadelesiydi. Pekçok sömürge ülkesi Çanakkale ve daha sonra Kurtuluş Savaşı’ndan aldığı cesaretle bağımsızlıklarına giden yola girmişlerdi. Buraya gelen Avusturalyalılar, Yeni Zellandadılar soruyorlardı; biz buraya niye geldik? O kadar uzun mesafelerden biz buraya niye geldik diye soruyorlardı. Öbür tarafta Senegal’den aldatılmış buraya gelen müslüman kardeşlerimiz ezan seslerini duyunca ‘Biz nereye geldik’ deyip silahlarını ters döndürüp, saf değiştirerek gerçek yerlerine döndüler. Bu destan böyle bir destan. Ben müslüman kardeşime nasıl silah çekerim dediler.
PAÇAVRALARI BU MİLLETİN EVLADINA BAYRAK DİYE SUNANLARA…
Ama bugün ne oldu? 7-8 Ekim tarihlerinde benim Kürt kardeşlerimi sokağa dökenler, Kürdü Kürt kardeşlerime öldürenler kimler? Benim Mehmetçiğimin karşısına çıkan, polisimin karşısına dikilenler kimler? Peki bunlara alkış tutanlar kimler? Bunları övenler, destek verenler kimler? Millet olmak kolay değil; illet olmak kolay. Bugün tarihi bir yol ayrımındayız. Gözler bir kez daha Türkiye’ye yönelmiş, ümitler bir kez daha Türkiye’ye bağlanmıştır. Zorluklar ne kadar büyük olursa olsun, mücadele etmek ve başarıya ulaşmak millet olarak bizim en önemli vasfımızdır. Gençler sakın umudunuzu yitirmeyin, Allah’ın izniyle bu millet güçlüdür. Biz hür, dimdik yürürüyüz bunu böyle biliniz. Onun için tek millet diyoruz, 79 milyonuyla. Tek bayrak diyoruz, bayrağımızın dışında bir bayrak tanımıyoruz. Paçavraları bu milletin evladına bayrak diye sunanlara karşı bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Bir toprağın vatan olması lazım şehit kanlarına ihtiyaçı vardır. Tek vatan diyoruz. 780 bin kilometre kareyle tek vatan. Dördüncüsü tek devlettir. Devlet içinde devlet tanımıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden başka bir devlet asla! Yok paralel devletmiş, yok şuymuş, yok buymuş asla!
HEPSİNİN HEVESLERİ KURSAKLARINDA KALDI
Dün Çanakkale’ye toplarıyla, uçaklarıyla gelenler hiç ummadıkları bir mağluyibetle karşılaşmışlardır. Güneşlenip denize girecekleri sayfiye nazarıyla bakarak buraların mezarları olacaklarını herhalde hiç düşünmemişlerdi. Düşman gemileri birer birer boğazın o karanlık sularına gömülürken dünyanın dört bir yanından getirilmiş seçkin birlikler eriyip gitmeye başladıklarında dahi karşılarında duran gerçeğe inanmak istememişlerdir. Çanakkale onlar için bir büyük hezimete dönüşmüştür. Çünkü onlar için tek hedef vardı; İstanbul. Biz İstanbul’u feda edebilir miyiz? Bunun için geçilmez yer denilen yer Çanakkale’deydi. Hepsinin hevesleri kursaklarında kaldı. Bugün de içerde ve dışarıda milletimizi köşeye sıkıştırmak için oyun oynayanları hiç şüpheniz olmasın aynı akıbet bekliyor. 300’e yakın şehit verdik. Operasyonlarda 2 bine aşkın da bu ülkede kaybolup gittiler. Onlar için çok kolay ve basit gibi işler dev krize dönüşebilir. Yaşayan krizin insani ve ekonomik maliyetleri bölgemizle sınırlı kalmamıştır, kalmayacaktır. Bölgemizde yaşananların da kimler için ne tür tarihi değişimlere vesile olacağını inşallah hep birlikte yaşayacak ve göreceğiz.
2023 hedeflerine sıkı sıkıya bağlanmak bize düşen görevdir. Zor oyunu bozan diye bir atasözümüz var. En büyük kozumuz 2023 hedeflerimizdir. Bu rotadan sapmaz, projelerimizden taviz vermez konsantrasyonumuzu kaybetmezsek, Allah’ın izniyle Çanakkale Köprüsü’nü de yaparız, Allah’ın izniyle İstanbul’daki havalimanını bitirir dünyaya bir örnek koyarız. Ülke ve millet olarak yeni bir destan yazmamıza kimse engel olamaz. Millet olarak birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmayı yeter ki muhafaza edebilelim. Bayrağımızın önünde 81 ille yerleştirmiş pazıllarla bir Türkiye haritası var. Birlikte Türkiye olacağız. Yeter ki, rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımızın indirilmesine, ezanların susturulmasına asla izin vermeyelim. Yeter ki, vatanımızı bölmek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakalım. Devletimizi yaşatalım, büyütelim, güçlendirelim. İlkelerimizden taviz vermeyelim. Dün Çanakkale geçilmez diyerek üzerimizde oynanan oyunları boşmuş, ya istiklal ya ölüm diyerek karararlılığımızı ortaya koymuştuk, bugün de yeni Türkiye’yi işte bu sütunlar üzerine inşa edecek, yükseltecek 21. yüzyılın büyük ve güçlü ülkesi haline getireceğiz.
KARŞINIZDA ALDANACAK BİR TÜRKİYE BİR TÜRK MİLLETİ YOK
Terör denen, ahlaksız, sinsi yöntemlerle çıkaran zihniyet işimizi zorlaştırıyor. Geçtiğimiz Pazar günü Kızılay meydanında yapılan bombalı saldırıyı yaşadık. Masum insanların arasına giren bombalı araç 35 vatandaşımızın hayatına maloldu. Terör örgütlerinin maşa olarak kullandıkları rahmetli Cengiz Aytmatov’dan ilham olarak ‘mankurt’ olarak nitelendirdiğim bu aşağılık hainlerin karşısında öfkeye kapılmamak mümkün değil. Ülkemizde ve bölgemizde faaliyet gösteren ne kadar terör örgütü varsa hepsi Türkiye’ye karşı birleşti. Başta batı ülkeleri olmak üzere pekçok devlet hala bu örgütler karşısında ilkeli bir tavır ortaya koyamıyor. Belçika’da bugün toplantı var. Toplantının yapıldığı binanın hemen arkasında bölücü devlet örgütü PKK’yı terör örgütü olarak ilan eden AB’nin tüm ülkeleri, onlardan birisi olan Belçika onların paçavrasını dalgalandırmak üzere çadır kurmalarına izin verebiliyor. Bunlar samimi, dürüst değiller, ikircikli davranıyor. Bugün bayrağı indirmişler. Dürüst olun, samimi olun. Karşınızda aldanacak bir Türkiye bir Türk Milleti yok. Bunun adı teröre teslim olmaktır. Bunlar teröre teslim oldular. Ankara’da patlayan bombanın, şehrin göbeğinde terör örgütü yandaşlarına şov yapmalarına müsaade ediyorlar, aynı bombaların Avrupa’da patlamaması için bir sebep yok. Bu iş mayın tarlasında dans etmek gibidir. Ayağınızın ne zaman yamına takılacağını bilemezsiniz.
Buradan terör örgütüne destek veren ülkelere sesleniyorum; koynunuzda yılan besliyorsunuz. O yılan her an sizi de sokabilir. Türkiye’de patlayan bombaları televizyon ekranlarından seyretmek size bir şeyler ifade etmiyor olabilir. Aynı bombalar sizlerin şehirlerinizde patladığınızda bizi anlayacaksınız, ama o zaman çok geçe olacak. İzin vermeyeceğiniz vermeyeceğiniz faaliyetleri desteklemekten vazgeçin. Sizin milletvekiliniz intihar taziyesine gittiğinizde ona karşı neler yapabileceğinizi çok iyi biliyorum. Aynı şekilde akademisyen, sivil toplum temsilcisi taşıyan ülkenizin bütünlüğüne yönelik eylem yapan terör örgütüne destek verdiğinde sizin tavrınızın ne olacağını gayet iyi kestirebiliriz. Türkiye teröre maruz olacak olan batılı ülkelerinden çok daha hukuki bir terörle mücadele pratiği ortaya koyuyor. Avrupa ülkelerinden beklentimiz biraz empati yapmalarıdır. Bizdeki mücadele inanın bana Fransa, İngiltere, ABD’de yapılacak olan uygulamalardan çok daha insaflıdır, temel hak ve hürriyetlere çok daha uygundur. Biz ne yaptığımızı, kimlere karşı mücadele ettiğimizi çok iyi biliyoruz. Avrupa ülkelerinin eleştirileri adilse kulak veririz, yoksa kusura bakmasınlar. Ülkemizin bütünlüğü sözkonusu olduğunda hiç kimse kusura bakmasın, yapılması gerekeni yaparız.
Bizim tarihimizde katliam yoktur, insanları sömürme anlayışı hiç yoktur. Bizim terörle mücadelemizin bir ahlakı, ölçüsü, meşruiyeti vardır. Birileri bizden talep ettiği için değil kendi kültürümüzde varolduğu için bu şekilde davranıyoruz. Türkiye 3 milyonu aşkın sığınmacıya ev sahipliği yaparken, bir avuç mülteciye yer bulamayıp, utanç verici şartlara mahkum edenler önce dönüp kendilerine baksınlar. Bizden Çanakkale kahramanlarının evlatları olarak onların şanına, şerefine, mücadelesine gölge düşürecek en küçük bir yanlış içinde olmayız. Şehitlerimizin ruhlarını muazzep etmedik, etmeyeceğiz.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Çanakkale mesajı
Cumhurbaşkanı Erdoğan 18 Mart Çanakkale Zaferinin 101. yıl dönümü nedeniyle mesaj yayınladı
"Bundan 101 yıl önce Çanakkale’de yazılan destanı, o destanın tüm kahramanlarını bir kez daha hürmetle, minnetle yad ediyorum. Çanakkale, bin yıllık tarihimizin her anına damga vuran istiklal ve istikbalimiz konusundaki kararlılığımızın, iman gücünün, çok büyük fedakarlıklarla bir kez daha teyit edildiği yerdir. Azmin ve imanın teknolojiye galebe çaldığı tarihte eşine çok az rastlanan bu büyük destan, namusu bildiği vatanının ve milletinin bekası için gözlerini kırpmadan canlarını vermeyi göze alan yüzbinlerce kahramanın eseridir. Biz aslında kimiz?" sorusunun cevabını merak edenler Çanakkale’ye bakmalıdır.
BİR GÜL BAHÇESİNE GİRERCESİNE TOPRAĞA DÜŞEN KINALI KUZULAR
Orada Filistinli Ahmet’le Musullu Selahaddin’i, Sudanlı Muhammed’le Tunuslu Ali’yi, Bosnalı Murat’la Kırımlı Kemal’i ve elbette Anadolu’nun, Trakya’nın her şehrinden kahramanları görecektir. Anadolu’dan Ortadoğu’ya, Balkanlardan Kuzey Afrika’ya kadar kökeni, rengi ve meşrebi ne olursa olsun Mehmetçikler, aynı dava uğrunda Çanakkale’de bir araya gelmişler, aynı toprağa kanlarını akıtmışlardır. Onlar, Çanakkale’nin, savaşın herhangi bir cephesinin değil, tarihin en büyük medeniyet mücadelelerinden birinin adı olduğunu biliyorlardı. Bunun için Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale’de savaşan kahramanları Bedr’in aslanlarıyla mukayese etmiş, mezar taşı olarak başlarına Kabe’yi layık görmüştür. ‘Bir gül bahçesine girercesine’ toprağa düşen kınalı kuzular, dünyayı kendilerine hayran bırakan mücadeleleriyle, Çanakkale Geçilmez sözünü, daha doğrusu bu sözün gerisindeki inancı ve kararlılığı, tarihe kanlarıyla kazımışlardır.
ÇANAKKALE BİZİM İÇİN, 101 YIL SONRA DA ÇOK GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE ÖNÜMÜZÜ AYDINLATAN DERSLERLE DOLUDUR
Aynı zamanda Çanakkale Zaferi, binlerce yıllık şanlı tarihe sahip milletimizin, son 2 asırdır yaşadığı hüsrandan silkinişinin, adeta kendi küllerinden yeniden dirilişinin sembolüdür. Milletimizin en seçkin, en yetişmiş, en verimli nesillerini feda etme pahasına Çanakkale’de fitilini tutuşturduğu ateş, kendimizde Kurtuluş Savaşını verecek gücü bulmamız ve yeni devletimizi kurmamızla sonuçlanmıştır. Geçmişimizden aldığımız her dersin, geleceğimizi aydınlatan bir ışık olduğunu unutmamalıyız. Çanakkale bizim için, 101 yıl sonra da çok güçlü bir şekilde önümüzü aydınlatan derslerle doludur. Bir kez daha Çanakkale Zaferi’nin 101. yıldönümünü kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal olmak üzere, bu zaferde payı olan tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyorum.