18 Mart 1915’te düşman donanması başarısızlığa uğramıştı. Bunun üzerine karadan taarruz başlatmak amacıyla, düşman kuvvetleri Çanakkale Boğazı dışındaki adalarda yığınak yapmaya başladılar. Bu haber alındıktan sonra Çanakkale bölgesinde beşinci ordu kuruldu. 25 Nisan 1915’te düşman, Arıburnu ve Seddülbahir bölgesine çıkarma yaptı. Düşman kuvvetleri Türk gözetleme taburunu püskürterek sonradan Kemalyeri adı verilen yere kadar ilerledi. Burada 27. Türk Alayı ile karşılaştı. Düşman çıkarmasını haber alan Mustafa Kemal, ordudan emir almayı beklemeden kuvvetlerini harekete geçirdi. Birliklerine kendisi yol bularak Kocaçimen tepesine ulaştı. Askerlerine orada kısa bir dinlenme molası verdi. Kendisi de yanındakilerle yaya olarak Conkbayırı’ na geldi. Orada cephaneleri bittiği için çekilen ve düşman tarafından kovalanan bir gözetleme bölüğüne rastladı.
Bundan sonrasını Mustafa Kemal şöyle aktarmaktadır.
– Niçin kaçıyorsunuz? dedim.
– Efendim düşman…
– Nerede düşman?
– İşte… diye 261 rakımlı tepeyi gösterdiler.
Gerçekten de düşman bana, benim askerlerimden de yakın. Düşman bulunduğum
yere gelse kuvvetlerim pek kötü duruma düşecek. O zaman bir mantıkla mıdır, yoksa
bir iç güdü ile mi, bilmiyorum, kaçan erlere:
– Düşmandan kaçılmaz, dedim.
– Cephanemiz kalmadı, dediler.
– Cephanemiz yoksa süngümüz var, dedim ve bağırarak:
– Süngü tak, dedim. Yere yatırdım. Erler yere yatınca düşman da yere yattı.
Kazandığım an, bu andır. Düşman ne yapacağına karar verinceye kadar 57. Alay da
Conkbayırı’ na yetişti.
Daha sonra 19. Tümenin öteki alaylarını da emrine alan Mustafa Kemal, düşmana
karşı daha etkili bir taarruz başlattı. Kocaçimen platosunun düşmanın eline geçmesi
önlendi ve Çanakkale savunmasının temeli atıldı.
Mustafa Kemal, o gün Arıburnu kuvvetleri komutanı olarak verdiği emirde şöyle
diyordu:
– Ben size taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum. Biz ölünceye kadar
geçecek zamanda yerimizi başka kuvvetler alabilir. Mustafa Kemal, bu savaşlarda, durumu çabuk kavramak ve çabuk karar vermek, sorumluluktan çekinmemek gibi davranışlarıyla kendisinde büyük komutanlık nitelikleri olduğunu meydana çıkarmıştır.
Kaynak: F. Rıfkı ATAY (Çankaya, İstanbul, 1984, s.87-88)