Gelirsin, görürsün… Ölürsün kalırsın dediler ama biz geri döndük ve Erzurum’u yazdık
III. yazı
Erzurum 3. Kitap Fuarı kapılarını yüzümüze açanda İlk destek en son günlere kadar Maltepe Azerbaycan dayanışma Derneğinin Kurucu Başkanı Salih Bayraktar’ın desteğini almıştık.
Daha bir Erzurumlu hocamız vardı; konferansların birinde Azerbaycan bilgileri ile hepimizi hayran bırakan Alparslan Kotan. Hocalarımızın her ikisi zaman zaman İstanbul’da yerleşse de zorluk çeken Azerbaycanlı ailelere yardımlarda bulunur. Fuarda ziyaretimize gelenlerin büyük çoğunluğu Kotan soyadından idi.
Aslında Erzurum’da bulunduğum 12 günde iki cif lafın belini kırdığım kimseyi; muhabbet ettiğim, küçücük misafirliğine konak olduğum insanları hala unutmamışım. Ve anladığım doru ki Erzurum anlat anlat bitmez, arkadaşım. Bir dede vardı ya öten yazımızda; Benim insanım sevdalı söylemişti. Misafir olduğumuz 11 günde Erzurum insanının nasıl tutkulu biri olduğunu görüp sevmeye bilmedik. Doğa Erzurum’a, Erzurum insanı da gördüğü bildiği her şeye sevdalı; doğaya, insana, sanata ve…
En iyisi ben anlatıyım siz dinleyin:
İlk günü Erzurum kar yağmuru ile selamladı bizi. İstanbul’un nefes daraltan sıcağından derhal sonra bele kar fırtınasına düşmeyin şaşkınlığı geçmeden güneş gülümsündü. Sanki dakikalar önce yüzümüze çarpan kurşun gibi dolu yağmurunu ne biz yaşadık, ne Erzurum gördü. Ertesi gün aynı manzara tekrar yaşananda anladım ki, burada ilin bir tarafında kar yağanda o biri tarafında güneş gülümsünüyor. Ve sordum soruşturdum malum oldu ki, 23 köyün iklimi bir birini tekrar elemiyor. Beklesen ağustosta kar yağdığını görürsen dediler ya, Gence hanının oğlu zavallı Kerem’i hatırladım yine. Aslı ile Kerem aşkını anlatan destan var ya; orda keremin Lele’si ölürken ağustosmuş, gökten kar elenir, hava karalıyor, yer yarılır yutuyor Lele’ni. Lele ihanet etmişti kutsal bir insana, Allah da onu cezalandırmıştı. Destanda böyle yazıyor ama yazın en sıcak çağında gökten kar yağması sıra dışı bir şey, mucize filan değilmiş Erzurum’da. Erzurum’un doğası ile ilgili tüm bilgileri bula bilirsiniz internette. Size Erzurum insanını anlatım; bu bilgileri yalnız orda misafir olanlardan alabilirsiniz.
Tanıştığımız Erzurumlular hem se misafir sevdalıları. İnanmıysan, Erzurum Evleri’ne git de gör. Sokağa çık bir soru sor, ilk karşına çıkan kişiden bir rica et bak nasıl ilgileniyorlar. Bazen sözlerden daha iyi resimler anlatır. Odur ki, Erzurum’dan kareler deyip yorumu size bırakıyım…
Kitap fuarında inanılmaz başarıya imza attık ve isimlerini yazsam saygısızlık olur ama 40 yıldır sizinleyiz yazan kitap evlerini performansımızla şaşkına çevirdik. Belediye başkanı Mehmet Sekmen, Vali Ahmet Altıparmak beylerin standımıza ziyaretleri tabii ki, güzel bir olay idi bir buçuk yıldır faaliyete geçmiş bir yayın evi için. Burada Belediyenin Kültür A.Ş. Başkanı Mehmet Emin Öz beyin zahmetini mahsus değerlendirmek lazımdır.
Erzurum halkı bu üç kişinin ve kendi sevdasının başkanlığı ile Türkiye genelinde farklı bir yaşama yol almış. Yolları ışıklı olsun diyelim biz de.
4 İmza Günü ile katıldık fuara. Doçent Dr. Yazar Sabir Şahtahtı hakkında kısaca 2 şiir ve bir nece roman müellifidir diye bilirim. Ama yazarımızın iki çok büyük başarısını söylemeden geçmeyim. Yazarımız öten yıl ‘Sözde Büyük Ermenistan: Olgular ve Kanıtlar’ kitabını yazdı ve 5 dilde basılmış bu kitapla ülkemiz adına önemli bir başarı yakaladık.
Fuara davet de salt bu kitabın imza günü yapılsın diye geldi. Sayın Erzurum Valisinin onur konağı gibi ağırlandık ve ilgi gördük. Sabir beyin 2. başarısı Hocalı Katliamından sonra bu setirlerin yazarı yani bendeniz tarafından sosyal medyaya aktarılmış karnı yırtılıp bebesi çıkarılan bir annenin resmi ile bağlıdır.
12 yıl önce yazdığı kitaplarından birinde o talihsiz bebe ve annesi hakkında şahit ifadelerince küçük bir not düşür. Sonra İstanbul’da tesadüf eseri o şahitle karşılaşıyoruz ve üçlü tartışmalarla o gelinin kimliği gün ışığına çıkı verir. (İnşallah yaz sonu bu meseleni netleştirmek için Bakı seferimizi planlıyoruz).
İkinci yazarımız uzun yıllarını Moskof gibi metropolde geçirmiş Könül Ordubadi. İmza günü kalabalık ve yadda kalan oldu güzel arkadaşımın.
Fikir alış verişinde bulunduk ve Erzurum’dan başlayan birlikteliğimize hayırlı olsun dileği ile yola çıktık; Palan Otel yerleşkesinin küçük odasında karar verdik. Beraberce çalışıp, uğurları el ele kazanmak. Resmi görüşler ve yoğun çalışmalardan bir duvar ötedeki komşu odasına çekilen Sabir Şahtahtı’ya ertesi gün kararımızı ilan edende şaşırdı. Yazarımızın fikrince iki kadının ortak uğurlara imza atması… Ya yüzümüzdeki ifadeni fark etti ya da… Önemli olan hayırlı olsun almaktı aldık işte. Her günkü gibi Erzurum gökten yağan bereketi-yağmuru, karı ile diledi bu dileği. O gün havada rüzgar vardı ama hiç korkutmuyordu artık bizi bu rüzgar. Hala elini uzatsan çatacak yakınlıktaki dağları beyaz örtüye bürümüş kara çocuksu bir mutlulukla bakıyorduk. Servis şoförümüz Aykut bey bizi bekliyordu. Fuara her gün zamanında yetişmemiz bu güler yüz insanın hizmeti idi. Arada bir şelfi de edirdik. Erzurum’un sinirlere mehlem tatlı havasından dolayı düzene girmiş gece uykusundan sonra Aykut beyin servis arabasında merkeze inmeyin bir ayrı güzelliği vardı. Hala bu güzelliğe özçekim yapmağı öğrenmek karışıyorsa gerisini siz düşünün.))))))))
3. İmza Günü Iğdır’lı yazarımız Serdar Ünsal’ın. 3 gün önce de Erzurum Gazeteciler Derneginin mükafatını qazanmışdı Serdar bey. Romanı Revan şehrinin Azerbaycan’dan alınıp Ermenilere baş kent yapılmasını anlayıyor. Yaşanmış bir hayat dramı. Baş rolde Serdar Ünsal’ın babannesi. 1920’lerde Türklerin yaşadığı katliam. Roman penir ekmem gibi satılıyor. Bense Justin McCarthy’ni hatırlıyorum. Konferanslarının birinde yazın dedi; ne kadar savunacaksınız kendinizi, anne babalarınızın yaşadıklarını anlatın. Iğdır ve Kars bölgesi İrevan’ın tarihine tutulan ışıkla dolu. sadece insanlarının anlatması lazım. Onlarsa hala susuyorlar… Ne yazık ki, susuyorlar…
Fuar bitti. Erzurum Teknik Üniversitesi kütüphanesini Araz Yayıncılık kitapları ile zenginleştirdik. Atatürk Üniversitesini de dolaştık fakülte fakülte. Kütüphanelerine kitaplarımızdan hediye verdik (Üniversitenin öğretim görevlilerinden röportajları sırası ile taktim edecem güzel okurlarımıza).
Bu bölüm için Erzurum’a yerleşmeleri o ilin gücüne güc katan Güneş ailesinden bahis açacaktım.
Fuardaki standımızın resmi ile bu bölüme son vermek istedim. Çünkü Güneş ailesinden benim anlatacaklarım ve o ailenin Erzurum tarihi ile bağlı anlattıkları başlı başına bir bölümdür ki yarın okuyarsınız.
Devamı var