GÜLE GÜLE ÇAĞDAŞ NASREDDİN HOCA

0
1685

Geleneksel Türk mizahının son büyük temsilcisini uğurladık. Hayal perdesinin Karagöz’ü, Ortaoyunun Kavuklu’su, masal dünyamızın Keloğlan’ı, kolektif dehamızın simgesi Hoca Nasreddin’i  geçmişten günümüze taşıyan o büyük sanatçı artık yaşamıyor!

Mizah egemenler karşısında ezilen halkın kimi kez savunma kalkanı, kimi kez de saldırı mızrağı olur. Halkın ortak dehasının, kolektif yaratıcılığının, derin bilinçaltının, geçmişi geleceğe taşıyan ortak kültürünün çok önemli bir unsurudur.

Levent Kırca, Türk halkının kolektif mizah kodlarını, neye gülüp neye ağladığını, neyi benimseyip neyi dışladığını bilen adamdı. Geleneğin günümüzdeki kopyacısı olmanın çok ötesindeydi. Geleneği günümüze taşıyıp, çağdaş ölçülerde yeniden üreten,  harmanlayan adamdı.

Hayal perdesinden aramıza fırlayıverip, hepimizin ortasında seyirlik oyununu icra etmeye başlayınca Karagöz Kavuklu’ya, Hacivat Pişekar’a dönüşür. Patavatsız Kavuklu ile dişi konuşan Pişekar’dan oluşan iki ana karakterin sentezinden ise Levent Kırca çıkar!

Anadolu’nun en ücra köyünden, metropol kentlere kadar her hanenin kapısından teklifsiz giriveren bu sevimli adamı halkımız yıllarca gönlünün baş köşesine konuk etti. Seneler boyu haftanın tez bitip, Olacak O Kadar  programının yeni bölümünün ekrana gelmesini iple çeker oldu.

Halkın karşılıksız gönülden sevgisini kazanmak kolay değildir. Batının stand-up’ unun, kakara kikirisinin, sabun köpüğü gibi sığ esprilerin, yapıldığı an uçuveren, akılda kalmayan taklit şovların dışında bir adamdı. Halkın ne istediğini bilen halk adamı, halkın sanatçısıydı.

Mizah yaptığını sanan kimi sanatçı karikatürleri gibi gülme efektlerine ihtiyacı yoktu. Şekli  şemali, vücut dili, bakışı, yüzünü kullanması, sanat dehasıyla birleşen mimikleriyle doğuştan gelen mizah dehası  bizleri kahkahadan kırmaya fazlasıyla yetiyordu.

Levent Kırca’yla birlikte Çağdaş Hoca Nasreddinimizi, Kavuklumuzu, sevimli Karagözümüzü kaybettik. Hepimizin başı sağ olsun!

Güle güle Nasreddin Hoca,

Güle güle Kavuklu!

Güle güle Keloğlan!Hüseyn Özbekhuseyin-ozbek-yazdi

Previous article MEZHEP MAKYAJLI ETNİK STRATEJİ
Next articleAhıska Türkleri ‘vatan’ arıyor
Hüseyin Özbek
1951 yılında Kastamonu'da doğdu. Çorum Öğretmen Okulu sonrası Erzurum Kazım Karabekir Eğitim Enstitüsü Türkçe Bölümünde öğrenim gördü. Edebiyat öğretmenliği yaptı. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. 2002-2004 arası İstanbul Barosu Baro Meclisi ve İnsan Hakları Merkezi yürütme kurullarında bulundu. 2004-2006, 2006-2008, 2008-2010 dönemlerinde İstanbul Barosu Yönetim Kurulunda Genel Sekreterlik görevini yürüttü. Roman, öykü çalışmalarını sürdürmektedir. Deneme ve eleştiri türünde yayınlanmış kitapları vardır.2010-2012 döneminde İstanbul Barosu Genel Sekreteri olarak görev yaptı. ÇEKÜL -Çevre ve Kültürel Değerleri Koruma Vakfı- Yüksek Danışma Kurulu Üyesi, 68’liler Birliği Vakfı Danışma Kurulu üyesidir. Evli ve 2 çocuk babasıdır. Serbest avukat olarak çalışmaktadır.

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.