Ayhan Özcimbit: “Eğitim bitince git ailenle helalleş önemli giysi ve birkaç parça eşyanı al gel dediler” – Kazakistan`da FETÖ`nün okullarında çalışmış eski öğretmenin itirafları
“Ben onlara “Ailem dönmemi istiyor, Kazakistan’da kalamayacağım” dedim”
– Sizi tanıyabilir miyiz?
Ayhan Özcimbit – Adım Ayhan Özcimbit 1969 yılında Ankara’da doğdum. İktisat fakültesi mezunuyum. İngilizceyi çok iyi, Almanca Rusça, Kazakça, Hollandaca’yıda iyi derecede bilmekteyim. Araştırmacı yazarım.
M- Sizin ilginç bir hikayeniz var. 1992’den 1995 yılına kadar FETO içindeydiniz ve Fişlemeler de yaptınız görevler aldınız. Sonra 1995 yılında örgütten çıktınız ve tavır aldınız. Örgüte nasıl ve ne zaman girdiniz?
AÖ- 1991 Kasım’ında, Zaman gazetesine abone olmuştum. Ehliyet kursunda tanıştığım üç arkadaş ile samimi sohbetlere gitmiştim. Bir Allahın varlığını inanmama 4 yıl, İslamı kabul etmeme 2 yıl ve Namaz kılmaya başlayalı 1 yıl olmuştu. O dönemde Zaman gazetesine sadece aboneydim.
1992 Mart’ında, Zaman gazetesine abonelik ücretimi ödemeye gittiğimde samimi insanlar sofralarına davet ederlerdi hep. Uzun uzun konuşurduk. Benim İngilizceyi çok iyi konuşmam onları etkiledi. Almancayıda iyi düzeyde bilmemde bana zaten Dersanelerinde öğretmen açığı olmasından dolayı teklif almama yol açtı. Aslında İktisat eğitimi almama rağmen işim hep dil üzerine oldu.
M- Öğretmen olarak mı başladınız? Başka görev aldınız mı?
AÖ- Sadece öğretmenlik değil, fişlemede de bulundum. Dersanede çok iyi grafik programı ve yazım hızlı olduğu için Bilgi İşleme de bakmaktaydım. Çünkü o yıllarda Bilgisayar çok yeniydi bilgisayar az daktilo çoktu Türkiye’de. Bir gün Serrehber denilen kişi bana bazı raporlar yazacağımızı söyledi. O klavyeden ve bilgisayardan hiç anlamıyordu. 120 Megabyte’lık bir bilgisayar en lüks en iyi bilgisayardı. Professional Writer bugün Word dediğimiz programın o günlerde dedesiydi. Oturduk ve dersanedeki tüm öğrencileri 5 kategoride numarandırdık. 1- Namaz kılmayanlar. 2- Arada Namaz kılan Cumaya gidenler, 3-Namazı düzgün kılanlar cumaya gidenler bir cemaate mensup olmayanlar. 4-Namaz kılan Cumaya giden ve bir cemaate mensup olanlar. 5- Cemaatimizden Şakirt. Bir sürü öğrenciyi bu şekilde fişledikten sonra Ankara Maltepe Dersanesine o zaman Floppy Diskette bu bilgileri teslim ettim. Ben bunun daha sonra TSK ve Emniyete adam sokmak için kullanılan fişleme olduğunu cemaatten 1995’te ayrıldığım zaman anladım. TSK ve Emniyet içinde kimlerin FETÖcü olduğu işte bu fişlemelerde belliydi. Şuna emin olabiliriz ki TSK ve EMNİYET mensuplarından kimlerin FETÖcü olduğunu CIA ve Cumhuriyetçilerin kontrol ettiği Amerikan Federal Emniyeti FBI çok iyi biliyor.
M-Yapmış olduğunuz fişlemeler başka kurumlarda da yapılıyor muydu?
AÖ- Benim şahsi kanaatim kesinlikle bu fişlemenin sadece dershane düzeyinde değil tüm eğitim kurumlarında bunun yapıldığına ve hatta ailelerinin bile fişlendiğine yöneliktir. Bu sayede sadece kendilerine kul olacak adamlar değil aynı zamanda zengin aileleride belirleyip Himmet vurgunuyla sömürülmüşlerdi.
M- Siz Yurt dışındaki Gülenin bizzat takkesinden çıkan kura ile bu okullara ilk giden öğretmenlerdensiniz değil mi?
AÖ- Haziran 1993’te Çankırı’da bana Bursa Nilüfer kolejine gitmem söylendi. O koleyde İngilizce Eğitim metodolojisi dersleri alacaktım. Bursa’ya gittim. 4 kişi vardı 2 kişi Amerikadan 4 kişi İngiltere’den. Bunlardan Michalel Cortazzi İzmirden Londraya dedesi göç etmiş bir Levantendi. Bu kişi aynı zamanda İngilizce çıkan Fountain dergisinin editörüydü. Yaklaşık 30 gün süren ve günde 8-10 saat süren teaching Methodology, Teacher Trainning derslerinden son derece faydalandım. Burada aldığımız Yabancı Dil eğitim metodu ve pedagojisini ders verirken kullanacaktım. Benim ingilizcem Turizm’de 4 sene çalışmış olmaktan dolayı da çok iyi idi. Notlarımı İngilizce almaktaydım ve yaklaşık 300 kişi içinde grammeri en iyi olan 50 kişiden biydim. Ben oradan Çankırı’ya geri döneceğimi sanıyordum. Bana arkadaşlar “Geri dönemezsin, sende Yurt dışına gönderilirsin” dediler. Bende şaşırdım, Orta Asya zümre başkanı ile konuştum. “İstersen senide Yurt dışına yollayalım” dedi. Çünkü Öğretmen çalıştırıcı yabancı Hocalar benim dilim ve öğretme tekniklerini uygulamama iyi not vermişler. “Eğitim bitince git ailenle helalleş önemli giysi ve birkaç parça eşyanı al gel dediler” . Bu okulları ve fonksiyonlarını faaliyetlerini çok iyi biliyorum.
M- Siz takkeden kura ile ilk giden öğretmenlerden olduğunuza göre bizzat Gülen ile tanıştınız öyleyse. Nasıl tanıştınız kaç kere görüştünüz?
AÖ- Seminer bittiğinde Çankırı’ya gittim ve Annemle babamla helalleştim. Ailem çok şaşkındı. İstanbul’a verilen adrese gittim. Burası Altunizade de bir yurttu. Bir çok öğretmen arkadaşla oradaydık. Ertesi gün en üst kattaki büyük salona geçtik. Salon büyük bir halıyla kaplıydı. Yere oturduk. Duvarın kenarında tek bir koltuk vardı. Biraz sonra oraya Fethullah Gülen geldi. Önce uzun bir konuşma yaptı. Yazılı soruları aldı. Tek tek soruları cevapladı. Konuşmasının birinde “Hocam Bosnada katliamlar başladı ne düşünüyorsunuz?” sorusuna “Onlar Osmanlıya ihanet etti Allahın gazabını görüyorlar” dedi. Bu ben ilk şok edişiydiFethullah Gülen’in. Çünkü babaların yaptığı hataları evlatlarına yıkmak bir Hıristiyan itikadıdır diye düşündüm ama bu konu o günkü heyecana boğuldu. Sonra takkeler geldi. İçlerinden isimleri gidilecek ülkeyi şehri seçiyordu. “Ayhan Öz” dedi durdu. Okuyamadığını anladım ayağa kalktım ve “Cimbit” hocam dedim. Ayaktayken bir kağıt daha çekti “Kazakistan” dedi, bi kağı daha çekti “Atırav” dedi. Hiç duymadığım bi yerdi, oysa Eski Sovyetler Birliği kentlerinin çoğunu biliyordum coğrafyam çok iyi olduğu için. Sonra şehrin adının Atırav olarak değişmiş olan Hazar denizinin kuzeyindeki “Guryev” adlı bir yer olduğunu öğrendim. Heyecanlandım. İçin Allaha ve İslama hizmet etme aşkı ile doluydu. Biz giderken samimi İslam aşkı ile gitmiştik.
M- Yurt dışındaki okula göreve gittiğinizde tespit ettiğiniz önemli olaylar ihanetler nelerdi?
AÖ-Kazakistan’da ilk önce o zaman başkent olan Almatı’ya gittik. Şehrin merkezinde kocaman bir Türk Bayrağı ve ABD bayrağı yanyanaydı. Okuyucuların pek bilmediği bir şey söyleyeyim. Türk bayrağındaki AY Yıldız sadece Kazakistanda değil hemen hemen bir çok islam ülkesinde İslamın sembolüdür ve mezarlarda kazılıdır. ABD, emperyal amaçlar için ve Kazakistan’a kapitalist sistemi sokmak için “Ben de Türkiye’nin arkadaşıyım bunu bilin” mesajını verirken okullardaki İngilizce eğitimlerinde Londra ve Britanya’nın öne çok çıkması ile “Bende Türkiye ve ABD’nin arkadaşıyımlı” bir mesaj ülkeye yayılmıştı ve Britanya ve Amerikadan nefret eden kazak halkı yavaş yavaş bizimde sayemizde Batı ve değerleri sevilmeye başlanacaktı. Bu hiç ama hiç hoşuma gitmemişti. İlk ihanet şüphelerim o zaman doğdu…
M- Siz Cemaatten biriyle evlenmeyi ret ettiniz? Neden Cemaatten biriyle evlenmediniz?
AÖ- 1994 Ağustos’unda evlendim ve eşimle Kazakistan’a döndüm. Evet cemaatten biriyle evlenmedim çünkü içimden bir ses cemaatle olan ilişkimin çok uzun süreli olmayabileceğini söylüyordu ve cemaatten şakirde diye isimlenen bir kızla asla anlaşamayabileceğimi düşündürüyordu çünkü ben komünist ve ateist bir geçmişten ekolden geliyor sorguluyordum her şeyi. Onlar ise sorgulamadan robot gibi her şeyi uyguluyor “İtaat et rahat et” kafası içinde hareket ediyordu. İçimdeki sesi dinledim ve cemaatten biriyle evlenmedim. Bu kararım pek hoş karşılanmadı.
M- Sizce cemaatin kendisini ele veren en önemli unsur nedir?
AÖ- Benim öteden beri sorguladığım ve kızdığım en önemli şüphe geliştiren durum şudur, nerede zengin aile çocukları var onlarla ilgileniyorlardı, nerede zeki çocuklar var onlarla ilgileniyorlardı. Gülen’in dikkatini çekmek için ya zengin bir aile çocuğu olmanız yada zeki biri olmanız gereklidir. Asla fakir yoksul ailelerle ilgilenmeyişleri, normal zekada ama yardıma muhtaç gençlerle ilgilenmeyişleri yoksul ailelerle ilgilenmeyişleri onların ne çeşit bir cemaat olduklarını anlamama yardım etti. Kimse Yok mu adlı derneklerini bile çok sonra kurdular ve ben bu dernektende her zaman şüphelendim, çünkü yapılan toplanan yardımları kendilerine kullandıklarına inanıyorum. Çünkü insanları mafya vari yöntemlerle manüple eden bir yapı asla yoksulları da düşünmez.
M-Cemaatten ayrılmanıza çok önemli bir olay neden oldu. Neydi sizi cemaatten uzaklaştıran ve Kazakistandan evinizden kurulu düzeninizi bırakıp Türkiye’ye dönmenize yol açan olay?
AÖ- Mart 1995’te Fethullah Gülen’den gelen “Orta Asyada Amerikayı ve Kapitalizmi övün” sözü istişarede Cuma akşamı okundu. Benim canım çok sıkılmıştı. Bu söz benimle cemaatin arasını açan en önemli fetva idi. Çünkü Fethullah Hoca ile Amerikan emperyalizmi arasında doğrudan bağ kurmamı sağlayan bu idi. 13 Martta apendisitim patladı. Hastaneye kaldırıldım son anda. Çok kötü durumdaydım ama hastanede 15 gün kalmam benim için çok iyi oldu. Çok düşündüm, “Ayhan sen anti eperyalist birisin. Bu sözden sonra bu yapıda bu misyonda kalamazsın” dedim. Ancak Türkiye’ye gitsem ne iş yapacaktım, evim sermayem yoktu. Beni destekleyecek bir ailem yoktu. Eşimin ailesi de yoksuldu. Elimde olan çok az bir para vardı. Ancak ne olursa olsun dönmeliydim. Asla böyle bir yapıda ABD emperyalizmine hizmet edemezdim. Allahın kulu olan ABD’nin kulu olamazdı.
M-Size geri dönmemeniz için başka bir görev önermişlerdi. Neydi o görev ve retettiniz?
AÖ- Geri dönmemem için daha iyi bir görev önerildi, daha güzel bir şehir olan o zamanki başkent Almatı’da. Artık Zaman gazetesi Almatı muhabiri ve köşe yazarlığı yapacak hem de Devlet Başkanı Nur Sultan Nazarbayevle Yurt Dışı gezilerine katılacak ve bunları gazetede yazacaktım. Müdür bana “Senin İngilizcen çok iyi ve akıcı” bu nedenle merkeze alındın, bundan sonra Devletbaşkanının yanında gölgesi gibi olacaksın dedi. Köşe yazılarıyla ABD’yi övmemide isteyeceklerdi. Bunu yapamazdım. Bende Müdüre “Ailem dönmemi istiyor, Kazakistan’da kalamayacağım” dedim.
M-Cemaatle daha sonra ilişkileriniz oldu mu? Tespitleriniz nedir?
AÖ- Kazakistan’ın 15 ve 20. Kuruluş yıl dönümü için beni de çağırdılar 2008 ve 2013’te orada sevdiğim bazı öğrencilerimi ve Kazak arkadaşlarımı görmek için fırsat olduğundan dolayı gittim. 2008’de Hükümeti Kazakistan’da övüyorlardı 2013’te Kazakistan’da Hükümet aleyhine konuşuyorlar ve Erdoğan’ı kötülüyorlardı. 2008’de ben Erdoğanı sevmiyor ve desteklemiyordum. Erdoğan’ı BOP ve ABD’nin plan ve parçası olarak görüyordum. Ancak Hükümetin FETO ile bağlarının zayıflaması Hükümetin ABD ile olan bağları zayıflatması benimde hükümeti desteklememe yol açtı.
M-Sizce CIA neden Cemaati kurdu ve destekledi?
AÖ- Cemaatin kurulma nedeni PKK’nın kurulma nedeni ile aynıdır. Feto Türkiye’nin batısında ve başta Türki Cumhuriyetlerde Amerikan İslamını yaymak ve ülkeleri masonik yapılanmayla kontrol etmek için kuruldu ve desteklendi. Bunun fikir babası Kissenger’dır. Türkiye’de İslami hareketlerin kontrolünün sağlanması ve ülkenin ABD ve Batı ekseninden çıkmaması için dinsel bir sigorta olarak başlatılan bu organizasyonun amacı Amerika ve Londra’ya hizmettir.
M- Sizce neden 1979’dan sonra FETO ve PKK daha çok ortaya çıkartıldı?
AÖ- Bunun en büyük nedeni İran’da ki Devrimdir. Devrimler ülkeleri 10 yıllar sonra etkiler. FETO Türkiyenin batısında İran türü bir İslami devrim oluşmaması için, PKK’da dindar Kürtlerin İslami devlet talebinin önünün kesilmesi hem Türk hemde Kürt unsurların birleşerek o zamanlar jakoben bir reflekse sahip olan ABD kontrolündeki Türk Devletinin sigortası için 1979 önemlidir ve 12 Eylül 1980 bu siyasetin pekişmesi için FETo ve PKK’nın güçlenmesi için yapılan darbelerdir.
M-28 Şubat’ta FETO’nun rolü nedir?
AÖ- 28 Şubatta FETO darbecilere destek vermiş ve seçilmiş hükümete ihanet etmiştir. FETO her zaman İslama ve islamın kazanımlarının düşmanı olmuş ABDci kontrollü LONDRA hizmetkarı bir yapılanmadır.
M-Siz bir kitap yazdınız “Çalınan Hayatlar;Mülteci” bu konuları o kitabınızda da belirttiniz mi?
AÖ-Cemaat ve PKK’nın kuruluş amacını ve faaliyet kapsamlarını bu kitabımda işaret ettim.
M-Sizce AK Parti ve Fehullah Gülen Arası neden açıldı?
AÖ- AK Parti başlangıçta Fethullah Gülenle yürüdü. Türkiye’de Hükümet Gülen yapılanmasının kendisine verdiği destek te önemliydi çünkü 2002 ylında Türkiye şimdiki gibi değildi. Ülke tamamen ABD ve Londra egemenliği altındaydı. Feto bunun maşalarındandı. Kırılma noktası Hakan Fidandır. Onun ataması ABD ve Londra’yı ve FETO’yu Hükümete tavır almaya itti. İşte bu hayati atama AK Parti içinde de bölünmelere neden oldu. GEZİ olaylarının başlangıcında FETOcu Emniyet Amirinin masum gençlerin fişekleri kafalarına sıkma emri ile ayrılıklar arttı.
M- AK Parti içinde Bülent Arınç gibi düşünenler neden Erdoğan’dan ayrıldı? Ne farklıydı?
Bülent Arınç ve onun gibi düşünen Başbakanlık yapmış adamlar bile RTE’ye karşıydılar ihanet içindeydiler çünkü bu ekol RTE’nin FETO’ya karşı çıkmasının ve ABD ile Londra’yı karşısına almasının Türkiye’nin çıkarına aykırı olduğunu düşünüyorlardı. Ne yaptılar ettiler AK Parti milletvekillerinin arasına kendi adamlarından 128 kişiyi soktular. Bunlar şu anda sessizce ve RTE’ci gibi duruyor.
M-FETO’nun ölüm listesinde kimler var kimler yok?
AÖ- Bu listeyi ben görmedim ama Ay Yıldız tim görmüş. Çünkü onların hacker grupları istedikleri gibi bilgilere ulaşmaktalar. Listenin içinde dostum Ay Yıldız Tim sözcüsü Mehmet İshak Telli’nin olduğunu biliyorum mesela. Çünkü Ay Yıldız Tim geçen yıl kritik seçim gecesinde Cihan haber ajansını Zaman’ı hacklemişti. Bu FETOcu organizasyonlar manüplatif haberler yaparak seçimlere gölge düşürürdü. Ayrıca Devlet o listelerden kimin Devletin yanında kimin FETOcu ve darbe yanlısı olduğunu çok iyi biliyor. Bunlar önümüzdeki seçimlerede Milletvekili listelerine yansıyacaktır. İl ve ilçe AK Parti başkanlarına yansıyacaktır.
M-Siz darbeyi köşenizde aylar önce Haziranda olacak diye belirttiniz. Bunu nereden haber aldınız? 15 Temmuz’da neredeydiniz ve ne hissettiniz?
AÖ- Hükümetin içinde bulunan kendini ustaca gizleyen ve hizmetini Bilderbergçilere yapan bir vekilin “Haziran’da Erdoğan’dan kurtulacağız” sözünü toplantıda söylediğini bir dostumdan öğrendim. Şubatta “ Ciamaatin Haziran için büyük karışıklıklar planladığını yazdım”.
15 Temmuz akşamı Marmaristeydim. Saat 23:30’da RTE’den haber yok, Genel Kurmay Başkanı Rehin, Ala tutuklanmış deyince kendi kendime “Oğlum Ayhan, onca yazdığın ciamaat ve PKK hakkındaki deşifre yazılar dolayısıyla asla darbecilerin elinden kurtulamazsın. Mutlaka senide öldürürler. Şanslıysan işkence görmeden öldürürler” dedim. Yapacak bir şey yoktu.. Sokağa çıkma yasağı başalayacaktı az sonra. Bende bu yasağı delmek ve sosyal medyadaki dostlarıma da aynısını teşvik etmek için sokak bomboşken resmimi çekip Facebook’a koydum. Beni beklediğini düşündüğüm sonu beklemeye başladım. Sonra Ankara’da yaşayan çok sevdiğim dostumdan telefon geldi. “Hocam şu an RTE televizyonda konuşuyor, vatandaşları sokağa çağırdı” dedi. Kendimi tutamamış sevinçten ağlıyordum. O deli Tayyip sadece Ülkemizin değil tüm ezilen ulusların umudu ölmemişti kendimi toparlayınca “Hamd olsun, sabaha armut gibi toplayacak devlet hepsini, pazartesi inşallah tek bir darbeci fetocu kalmayacak” dedim. Hamd olsun öyle oldu…
M-Bundan sonra ne yapabilirler? ABD ve Batı nasıl adım atar?
AÖ- Cumhurbaşkanı Rusya’ya gitti. O gece sadece Putin aradı Erdoğan’ı. Türkiyenin de Batı’ya tavrı bu. Şimdi Türkiye’nin sözde dostları aslında düşmanlarının ellerinde başka silahlar var. Mesela, H.A.A.R.P deprem silahı en çok endişelendiğim silahları. Marmara denizinde NATO denizaltılarına, Gemilerine çok ama çok dikkat edilmeli. Çünkü depremi İstanbul’dan çıkartıp kargaşa yaratarak yardım etme amacıyla saldırabileceklerdir. İnşallah başaramazlar. Allah fırsat vermesin Emperyalistlere ve onların maşası FETOCULARA VE PKKLILARA…
M- Son olarak söyleyeceğiniz eklemek istediğiniz bişey var mı?
AÖ- 15 Temmuz gecesi halkımız bir destan yazmıştır. İnşirah Suresini kanlarıyla tankların üzerine yazmıştır. 47 yaşımdayım. Hayatımdaki en önemli iki geceden birini yaşadım. Biri ilk defa Erdoğan’ı İstanbul’da havalimanında karşılamaya gittiğim ve “Rabbim 100 sene önce 2.Abdülhamiti İngiliz Destekli Jön Türkler elimizden aldılar ben o zaman yoktum şimdi 3. Abdülhamiti elimizden JönCiamaat in almasına izin verme” dediğim geceydi. Biride 15 Temmuzda ki muhteşem kurtuluş gecemizdir. Bunları yaşatan Rabbime binlerce kere Hamd olsun..
http://tr.karabakh.today/