Prof.Aziz Sancar’ın ABD’ye gitmeden Sabah’a verdiği röpotaj…
Nobel ödülünü aldıktan sonra Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak Türkiye’ye gelen Prof. Aziz Sancar’la ABD’ye gitmeden hemen önce buluştuk. Aldığı ödülle birlikte tüm dünyanın tanıdığı bir bilim adamı haline gelen Prof. Dr. Sancar “Ben daha çok Nobel alacağımızı düşünüyorum. Türkiye bilim insanını seviyor ve çok başarılı Türk bilim adamları var” diyerek memleketine duyduğu inancı bir kez daha dile getiriyor
33 yıldır ABD’de yaşıyan Prof. Aziz Sancar her fırsatta ülkesine duyduğu sevginin altını çiziyor: “Milliyetçilik moda değil ama ben milliyetçiyim. Bugüne kadar benim ismim, kimya alanındaki ders kitaplarında vardı, kimyacılar tanırdı. Ama ne Türkiye’de ne de dünyada kimse beni tanırdı. Şimdi bir Türk ödül aldı diye Hindistan’dan, İngiltere’ye kadar herkes tanıyor. Tüm bunlardan memleketim adıma gurur duyuyorum.”
– Nobel ödülünü aldığınızda ne hissettiniz?
– Ödülü alırken memleketim adına gurur duydum. Milliyetçilik moda değil ama ben milliyetçiyim. Bugüne kadar benim ismim, kimya alanındaki ders kitaplarında vardı, kimyacılar tanırdı. Ama ne Türkiye’de ne de dünyada kimse beni bilirdi. Şimdi bir Türk ödül aldı diye Hindistan’dan, İngiltere’ye kadar herkes tanıyor. “10 bin dolar verelim konuşmaya gelin” diye sayısız mail alıyorum. Bundan memleketim adıma gurur duyuyorum. Siz yeni nesil eleştiriyorsunuz, Cumhuriyet’i takdir etmiyorsunuz. Cumhuriyet mucizedir. Cumhuriyet Türkiye’nin her yerine okullar açtı. Ondan ziyade bize özgüven verdi. Benim idealist öğretmenlerim bizi öyle eğittiler ki benim Amerikalılardan daha iyi bir eğitimim ve daha çok özgüvenim vardı.
– Nobel ödülü alırken Osmanlı tuğrası desenli kravatınız dikkat çekti? Özel bir mesajı var mıydı?
– Evet Osmanlı torunu olmaktan da gurur duyuyorum. Kravatımda Osmanlı tuğrası, ceketimde her zaman Türk bayrağı rozeti vardır. Her zaman söylerim. Bizim burada Anadolu’da bin yıllık tarihimiz var. Selçuklu, Osmanlı, Türkiye Cumhuriyeti ortak medeniyetin sahibidir. ABD’ye gittiğimde kimse Atatürk’ü, Türkiye’yi bilmiyordu. Türkiye ile ilgili bildikleri tek şey Midnight Express rezaletiyle ilgiliydi. Bunların doğru olmadığını, Türklere haksızlık edildiğini anlattıkça çevremdekiler anladı. Biliyorsunuz eşim Gwen Amerikalı. Bunları öğrenince haksızlığı gördü. Şimdi o benden daha çok Türk milliyetçisi.
DAHA ÇOK NOBEL ALIRIZ
– Çalışmalarınız DNA onarımı dolayısıyla kanser tedavisinde umut olarak görülüyor? Sizce kanser bir gün önlenebilecek mi?
– Ödülü almama neden olan araştırma DNA onarımıyla ilgili. İnsanlar bana “Kanseri ne zaman tedavi edeceksin?” diye soruyor, onlara “Sigara içmezseniz, buna gerek kalmaz. Kanseri önlemek kanseri tedavi etmekten daha kolay olur” diye cevap veriyorum. Tekrar tekrar söylüyorum. Sigara içmezseniz kanserin yüzde 50’si gider. DNA tahribinden kaynaklı kanserler var onları önlemek için yeni yöntemler geliştirilebilir. Bugün, kanser tedavisinde kullanılan ilaçların belli başlıları, kanser hücrelerinin DNA’sını tahrip ederek öldürüyor. Ancak buna karşılık kanser hücresi de kendi DNA’sını onarıyor. Biz kanser hücrelerinin DNA’yı onarmasını önlemeye çalışıyoruz. Bu ilk safha. Gelecekte mutlaka bir tedavi olacaktır.
– Sizce Türkiye Nobel alabilecek başka birileri var mı?
– Türk milleti bilim insanına önem veriyor. Bu harika bir şey. Mesela diyorlar ki Mardin’in Savur ilçesinde büyümüş bir çocuk Amerika’ya gidip Nobel kazanıyor, bizim çocuğumuz da kazansın. Ama acıklı bir durum var. Bu ödülü ilk defa ben aldım diye üzüldüm memleketim adıma. Türkiye’den küçük ülkeler kaç nobel almışlar… Türkiye’den daha çok Nobel çıkacağına inanıyorum. Yurtdışında genetik ve biyoloji alanında araştırma yapan, çok iyi araştırmacılarımız var. Onların da gelecek yıllarda Nobel ödülü almalarını bekliyorum. Ben laboratuvarımda hep Türk öğrencilerle çalışıyorum. Mesela Nuri Öztürk, Halil Kavaklı çok önemli çalışmalar yaptılar, çok başarılılar. Nuri geçen hafta Cumhurbaşkanlığı’ndan bir teşvik ödülünü almış. Çok mütevazılar, görüştüğümüzde söylemediler bile.
– Nobel’de size karşı bir haksızlık oldu mu? Üç yıl önce araştırmanızı yaptınız, ödülün geciktiğini düşünüyor musunuz?
– Kimsenin benim Nobel ödülümü önlediğini sanmıyorum. Bu alanda Nobel ödülü verilir mi verilmez mi o bilinmiyordu. Bu alanda çalışan 100’e yakın başka laboratuvar var, O nedenle bu bir soru işaretiydi. Ama bu alanda Nobel ödülü verilecekse bunu üç kişinin alacağı malumdu. Nobel Komitesi, bu alanda da ödül vermeliyiz diye karar aldı. Dolayısıyla ödül için üçümüz seçildik.
Ödülümü Genelkurmay’a teslim ettim
Neden Nobel ödülünüzü Genelkurmay Başkanlığı’na verdiniz? – Ödülümü Genelkurmay’a vermedim, onlara teslim ettim. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Spor ve Gençlik Bayramı’na kadar. Ödül bu süre içerisinde Genelkurmay Başkanlığı’nın kasasında saklanacak. Ödül, madalya ve sertifikayı hepsini teslim ettim. İnsanlar merak ediyor niye diye? Anlayamıyorlar. Çok basit, çünkü bu Atatürk’ün ve Cumhuriyet’in madalyasıdır. Mardin Savurlu Aziz başka türlü o ödülü alamazdı.
Cumhurbaşkanına sözüm var: Lütfen sigara içmeyin!
– Yeni çalışmalarınız ne yönde? Yeni bir Nobel daha gelebilir mi?
– Mayıs ayında bir yayın yaptık. Buna göre bir insan genomunun DNA onarım haritasını çıkarabiliyoruz. Buna dayanarak kansere karşı daha iyi tedavi yöntemleri bulabiliriz. Şimdi, bu araştırmayı yapmalıyız ama dediğim gibi kanserden korunmak tedaviden çok daha kolay. Bence her şeyi oranında yemeli. Hiç bir şeyi aşırı yapmamalı. Sigara gibi içki de zararlı. Çevre kirliliğinin de kansere neden olduğu ispatlandı. Ayrıca aşırı kilo kanseri tetikliyor. Türkiye’de kapalı alanlarda sigara yasağının uygulanması çok önemli. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu konuya çok önem veriyor. Tahammül edemiyor sigaraya. Bana dedi ki, “Hocam ben Cumhurbaşkanı olarak söylüyorum ama bir bilim insanı olarak belki sizi daha çok dinlerler. Ne olur katıldığınız programlarda, yayınlarda sigaraya karşı uyarın.” O nedenle şimdi buradan tüm insanları tekrar uyarmak istiyorum: Lütfen, sigara içmeyin. Sigara en çok size zarar veriyor!
Müslüman bir Türk olarak rahatsızım
ABD başta olmak üzere Batı’da Müslümanlara yönelik yaşanan İslamofobiye karşı ne hissediyorsunuz?
– IŞİD başta olmak üzere kendini sözde, İslam ile özdeşleştiren bazı terör örgütleri nedeniyle dünyadaki tüm Müslümanların töhmet altında bırakılması, dışlanması ya da potansiyel terörist muamelesi görmesi kabul edilemez. Ben 1982 yılından bu yana Amerika’da yaşayan Müslüman bir Türk olarak bu durumdan rahatsızım. Son olarak gördünüz işte, ABD Başkan Adayı Donald Trump çıktı ve “Ülkeye Müslümanlar alınmasın” dedi. Her ne kadar ABD hükümeti karşı çıktığını, kabul etmediğini söylese de ABD halkının yüzde 50’sinde bu düşünce taban buldu. Yani sadece marjinal bir fikir olarak kalmadı. Bir şekilde İslamofobik, Müslüman karşıtı düşünceler destek bulabiliyor hâlâ. Bu son derece tehlikeli bir durum.
– Bir Müslüman olarak ayrımcılığa uğradığınızı hissetiniz mi?
– Ben şahsen böyle bir ayrımcılığı yaşamadım çünkü benim yaşadığım bölge farklı kültürlere olan saygısı ve özgürlükçü tavırlarıyla tanınıyor. Nobel ödülünü kazandıktan sonra yaşadığım yer olan Kuzey Carolina eyaleti Chapel Hill Belediye Başkanı beni onurlandırmak için şehrin anahtarını hediye etti. Orada yaptığım konuşmada, Chepell Hill’in farklı kültürlere hoşgörü gösteren ve özgürlüklere saygı duyan bir şehir olduğunu ancak bu durumun tüm Amerika için geçerli olmadığını söyledim. Ben bir Müslüman olmaktan gurur duyuyorum ancak son günlerde devam eden tartışmalar nedeniyle bunu Amerika’nın birçok yerinde söyleyemem dedim. Bu sözlerim birçok gazetede yer buldu. Hatta benim bir karikatürümü bile yapmışlar. Umuyorum ki aldığım Nobel ödülü, farklı kültürlerin, farklı dil ve dindeki insanların birbirini anlamasını yardımcı olur.
Türkiye’nin havasını, suyunu ama en çok insanını özlerim
– Memleketin en çok neyini özlediniz?
– Türkiyenin suyunu, havasını, en çok insanını özlerim. Biz özel insanlarız. Samimiyiz. Bu özlenmez mi? Ankara simitini çok severim. İzmir incirine bayılırım. Gelen tüm arkadaşlardan isterim. Mardin yemekleri burnumda tüter. Zaman zaman başka vesilelerle yeriz. Kısaca İnsan vatanının herşeyini özlüyor…
– Türkiye’ye dönmeyi, çalışmalarınızı buradan yürütmeyi düşünüyor musunuz?
– Hayır… Şimdilik Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyorum. Yaşım çok geç. 69 yaşındayım. Şimdi Türkiye’ye gel, yeni laboratuvar kur, yeni bir ekip kur en az 10 yıl alacak bir süre. O zaman ben 80 yaşıma gelirim. Bu 10 yıllık süreyi orada devam eden çalışmaları sonlandırarak değerlendirmeliyim. Hem orada bulunan ortak çalışma arkadaşlarıma karşı da sorumluluklarım var. Ben laboratuvarımda hep Türk öğrencilerle çalıştım. Türk öğrencileri desteklemeye devam edeceğim. O şekilde Türkiye’ye olan borcumu ödeyeceğim.
http://www.sabah.com.tr/pazar/2015/12/20/milliyetcilik-moda-degil-ama-ben-milliyetciyim