
Aralık ayının son günlerinde sitemizde Doğu Türkistan Milli Meclis Başkanı Seyit Tümtürk beyin reportajı yer almışdı. S.Tümtürk bey konuşmasında Vatan Partisi Kurucu Başkanı Doğu Perinceğ’i ve onun Doğu Türkistan konusunda tutumunu eşeltirmişti.
Mühabirimiz bu konuda Doğu Perinceğ’in de fikirlerini aldı.
türküOnlara hiçbir zaman “terörist” demedim ve dememe de olanak yoktur.
Ancak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin resmen terörist olarak kabul ettiği “Doğu Türkistan İslami Partisi” ya da yeni ismiyle “Türkistan İslami Partisi” bir terör örgütüdür. Birleşmiş Milletler de bu örgütü terör örgütü olarak kabul ediyor.
‘Tütkistan İslami Partisi’ Türk ordusuna kurşun sıkmış, Mehmetçiklerimizi şehit etmiştir
Bu örgüt, El Kaide ikliminde ortaya çıktı ve DEAŞ çatısı içindedir. Bu örgüt Fırat Kalkanı Harekâtı sırasında Türk Ordusuna DEAŞ ile birlikte kurşun sıkmış, Mehmetçiklerimizi şehit etmiştir. Bu gerçek, Anadolu Ajansı bültenlerinde yer almıştır. Bakabilirsiniz. Türkistan İslami Partisi, ABD kaynaklarında açıkça belirtildiği üzere ABD’den para almakta, desteklenmektedir. Bu örgüt, PKK ile aynı cephede yer almaktadır. FETÖ ile bağları açıktır, gizlemiyorlar.
Nitekim TBMM’de Türkistan İslami Partisi’ni destekleyen önergeler veren parti, PKK’nın kolu olan HDP’dir.
Türkiye’nin Çin ile yakınlığından dehşete düşen ABD, dünya dengelerini değiştirecek bu ittifakı önlemek için “Türkistan İslami Partisi kartı”nı oynuyor
Türkiye-Çin işbirliği Türkiye’nin ve Uygurların geleceği, güvenliği ve ekonomik gelişmesi için çok önemlidir. Türkiye’nin Asya’ya yönelmesinden özellikle Çin ile yakın ilişki kurmaya başlamasından dehşete düşen ABD, dünya dengelerini değiştirecek bu ittifakı önlemek için “Türkistan İslami Partisi kartı”nı oynuyor.
Türkiye-Çin işbirliğine tuzak, Uygurlara tuzaktır. Çünkü Uygurların hak ve hukukunun gelişeceği ortam, Türkiye-Çin işbirliğidir
ABD’nin psikolojik savaş aygıtı, “Uygurlar Çin’in mezalimine karşı bir tek Türkiye’den medet umuyor, Türkiye’yi kendilerini kurtaracak güç olarak görüyor” temasıyla uluslararası bir kampanya yürütüyor. Türkiye karşıtı her türlü uğursuz olayda olduğu gibi yine en önemli aletleri FETÖ.
Türkçe, İngilizce ve Arapça yayın yapan “Ahval News”, FETÖ’nün psikolojik operasyonlarının önemli düğümlerinden biri
25 Aralık 2020’de Ahval News’te, Rusya ve Türkiye konusunda uzman olduğu belirtilen “araştırmacı gazeteci” Nicholas Morgan’ın “Uygur Hareketi Başkanı Ruşen Abbas” ile röportajı yayınlandı. Morgan’ın ısrarla “Uygurlar, Çin’e karşı Türkiye’yi Müslüman Dünyanın Lideri olarak görüyor” dedirtmeye çalışması dikkat çekiyor. (1) Ruşen Abbas, ABD’nin merkezi bütçesinden pay alan, “örtülü CIA” diye bilinen National Endowment For Democracy’nin (NED) fonladığı Dünya Uygur Kongresi’ne (DUK) bağlı “Campaign for Uyghurs”un (CFU -Uygur Hareketi) sözde Başkanıdır. Abbas, hem Rabia Kadir’in Başkanlığı döneminde hem de şimdiki Başkan Dolkun İsa’nın yönetimindeki DUK’un etkin isimlerinden biridir. NED’in internet sitesinde Abbas şöyle tanıtılıyor: “CFU’nun kurucusu Ruşen Abbas karar mercilerini sık sık Uygur bölgesinde insan hakları konusunda bilgilendirmektedir. Aynı zamanda ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komitesi’nde ve ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nde ifade vermişti. Senatör Marco Rubio, Abbas’ı Şubat 2020’de ilk Uygurlu konuk olarak yılda bir kez yapılan ulusal sesleniş konuşmasına getirmiştir.
Abbas, 90’lı yılların başında sözde Uygur hakları için dernekler kurarken, Washington Post ve New York Times gibi gazetelerde yazılar yazmaya başladı. Ama daha önemlisi, Abbas’ın “aktivizm” dışındaki “danışmanlık” mesleği. Abbas’ın o yıllarda danışmanlık yaptığı şirketin ismi ISI. Bu şirket, Ortadoğu ve Afrika üzerine yoğunlaşırken, hizmet verdiği kurumlar arasında ABD istihbarat birimleri ve Dışişleri Bakanlığı yer alıyor. Şirketin, Ruşen Abbas’ı tanıtımında şu bilgiler yer alıyor: “Abbas’ın ABD İç Güvenlik Bakanlığı da dâhil olmak üzere hükümet ajansları, Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve İstihbarat örgütleri kapsamlı çalışma deneyimi var.” Abbas’ın Amerikan istihbaratı ile “kapsamlı çalışma” deneyimine bakınca karşımıza işkenceler ile dünyayı sarsan Guantanamo Üssü’ndeki çalışması çıkıyor. Abbas’ın hizmet verdiği L3 kurumu faaliyet alanı olarak istihbarat, gözetim, keşif ve haberleşme. Abbas ayrıca, eski ABD Başkanı George Bush için de çalıştığını saklamıyor. (2) Ahval News, CIA’ye hizmetlerini övünç olarak gören Ruşen Abbas’ın sözcülüğünü yapıyor. Birleşik Arap Emirliği tarafından Kıbrıs’ta kurulan, FETÖ firarilerinin ve kriptolarının Türkiye’ye düşmanlıklarını sergiledikleri “Ahval News” sitesi önde gidiyor. Türkçe, İngilizce ve Arapça yayın yapan “Ahval News”, FETÖ’nün psikolojik operasyonlarının önemli düğümlerinden biri. Önce Ahval News’de yayınlanan yazılar, çeşitli dillere çevrilip FETÖ’nün onlarca internet medyasında yayınlanıyor. Ahval News, FETÖ’nün meşruiyet kaynağı oluyor.
Suçluların İadesi Anlaşması, Türkiye’deki Uygurları tehlike altına mı atıyor?
Bu anlaşmaya yakından bakalım: Kamuoyuna sanki yeni bir olaymış gibi gündeme taşınan Suçluların İadesi Anlaşması, 20 yıllık geçmişi olan, terörden zarar gören ülkelerin imzalaması kaçınılmaz demokratik bir hukuk belgesi.
“Türkiye ile Çin Cumhuriyetleri Arasında Suçluların İadesi Anlaşması”; iki ülke arasında egemenlik ve eşitlik ilkeleri ile karşılıklı çıkarlara saygı temelinde suçluların iadesi kapsamındaki mevcut işbirliğinin geliştirilmesi ve güçlendirilmesi amacıyla 13 Mayıs 2017 tarihinde onaylanması uygun bulunarak karşılıklı imzalandı.
Bu anlaşma, 2000 yılında İçişleri Bakanı Sadettin Tantan’ın imzaladığı, 28 Eylül 1992 tarihli, 42 maddeden oluşan “Türkiye ve Çin Arasındaki Hukuki, Ticari ve Cezai Konularda Adli Yardımlaşma Anlaşması”nın günün koşullarına uyarlanmasından başka bir şey değil.
Yenilenen anlaşma, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından uygun bulunarak, 12 Nisan 2019 tarihinde, “onaylanması uygun bulunmak üzere”, 456088 numarayla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na gönderildi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uygun gördüğü anlaşma metni, “onaylanmasının uygun bulunduğuna dair” Cumhurbaşkanlığı kanun teklifi ve gerekçesi ile 26 Nisan 2019 tarihinde Meclisi Başkan Prof. Mustafa Şentop tarafından imzalanmış ve 8 Mayıs 2019 tarihinde de 2/1798 esas numaralı evrak ile Dışişleri ve Adalet Komisyonlarına sevk edilmiştir. Anlaşmayı, Çin Halk Meclisi’nin kabul etmesinin ardından 2021 yılı Şubat ayı içinde TBMM’de onaylanması öngörülüyor. Anlaşmaya göre; iade talebinin siyasi bir suçla bağlantısı kuruluyorsa, iadesi istenen kişi halihazırda yaşadığı ülkenin vatandaşı ise ya da iltica haklarından faydalanıyorsa, iade talep edilen ülke bu talebi reddetme hakkına sahiptir.
Avrasya Türk Dernekleri Federasyonu Başkanı İsmail Cengiz, 29 Aralık 2020 günü yaptığı basın açıklamasında, Uygurlar adına yürütülen kampanyayı şöyle niteliyor:
“Ancak Türkiye’yi Çin karşıtı planlanacak her türlü illegal eylemlerin merkezine dönüştürmek isteyen küresel güçlerden beslenen provokatörler, mandacılar, Soroscular bir merkezden aldıkları talimatla, sanki ikinci bir “Boraltan Faciası” yaşama ihtimali varmış gibi Türkiye’yi köşeye sıkıştırma girişimlerinde bulundukları görülmektedir. Türkiye’nin ekmeğini yiyenler, Türkiye’nin suyunu içenler, canlarını kurtarmak için Türkiye’nin şefkatli kollarına sığınanlar, daha sonraları Türkiye’yi basamak olarak kullanıp kaçtıkları Amerika, Kanada, Avrupa ülkelerinde maalesef Türk-İslam ve Türkiye düşmanı kesilmişlerdir.”
Suç işlememiş birinin, bu anlaşmadan iki ülke arasındaki ilişkinin hukukla belirlenmesi karşısında perişan olması mantıklı değil.
Özellikle terör suçlularının iadesi ülkelerin toprak bütünlüğü ve halkın güvenliği için zorunlu bir uygulama. Dünya çapında, bu demokratik kalkanı yok etmeye çalışanın ABD olması da çok dikkat çekici.
Türkiye, çok haklı olarak Fethullah Gülen’in ABD’den iadesini istiyor. ABD, Türkiye ile imzaladığı suçluların iadesi anlaşmasını aleni olarak çiğneyerek, Türkiye’nin bu isteğini yerine getirmiyor. Oysa, makul olan Gülen’in Türkiye’ye iade edilmesi ve Türkiye’de yargılanıp, cezasını çekmesidir.
Türkiye’nin Çin’le Suçluların İadesi Anlaşmasını imzalanmasına karşı canhıraş faaliyet yürütenlerin, FETÖ’nün iadesine karşı olmaları da tertibi ele veriyor.
ÇİN-TÜRKİYE İTTİFAKI UYGURLARIN YARARINA
Çin’in Sinciang Uygur Özerk Bölgesi’nde, 1990’larda başlatılıp özellikle 2011’den itibaren Suriye’deki emperyalist saldırı ile yoğunlaşan terör eylemleri, 2017 yılında alınan sıkı önlemlerle bitirildi. Dört yıldır Uygur bölgesinde terör eylemi düzenlenemiyor. 2019 Eylül ayında, Urumçi, Shihezi ve Kaşgar şehirlerini gezerek, bizzat yerinde gözledim. Aydınlık gazetesinde 3-7 Kasım 2019 tarihlerinde bir dizi olarak yayınladık. (3)
Çin’de teröre ve köktendinciliğe karşı aydınlatma merkezi olarak işlev gören eğitim merkezleri üzerinden “irşad faaliyeti” bitirilmiş, Uygurlar, terörle mücadelenin getirdiği olağanüstü dönemden çıkmış, işinde gücündeler. Çarşılar şen, halk huzur içinde ve yobaz terörden özgürleşmiş. Sinicang Uygur Özerk Bölgesi, kalkınmada rekorlar kırıyor.
Türkiye’de, ABD hesabına yürütülen yaygaranın Uygurlara büyük zararı oluyor. Çin’in daha sıkı önlemler almasına ve şüphe duymasına neden oluyor.
Türkiye ile Çin arasındaki ilişki gelişir ve bir ortak anlayış iklimi oluşursa, bundan en çok yararlanan Uygurlar olacak.
- https://youtu.be/0nST1IRzQcA
- https://www.theguardian.com/world/2020/dec/29/pressure-on-turkey-to-protect-uighurs-as-china-ratifies-extradition-treaty
- https://www.aydinlik.com.tr/uygurlar-kendini-buluyor-dunya-kasim-2019-1#1; https://www.aydinlik.com.tr/kulturel-saygi-temelinde-birlik-gelisiyor-ozgurluk-meydani-kasim-2019; https://www.aydinlik.com.tr/hepiniz-yalancisiniz-eski-kasgar-butun-guzelligiyle-ayakta-dunya-kasim-2019