Hangi Yiğit Muhtaç Olmuş Kuru Soğana?

0
60

İnanın amacınızın ne olduğunu bu halk artık çok biliyor. İnanın sizin kim olduğunuzu ve ne yapmaya çalıştığınızı da çok ama çok iyi biliyor.

Tarih boyunca işlediğiniz ve bu millet üzerinde kurguladığınız bütün projeleriniz deşifre oldu artık. Timsah gözyaşlarınızın altında yatan nefsi duygularınızın kinini artık saklayamadığınız gibi, ektiğiniz nefret tohumlarının yeşerttiği ne idüğü belli olmayan ürünlerinizin de etrafa salgıladıkları pisliğin kokusu, bu halkı yavaş yavaş kusturmaya başladı.

Birkaç tane kendini bilmezin sokak ortasında ağzından salyalar akıtarak bir yerlere saldırma durumu sadece küçücük bir örneğidir, bu kudurmuşluğunuzun…

Hepsinin farkındayız.

Yeter artık.

Bari bırakınız da acımızı yaşayalım, acımız ile birlikte ortalığı toparlamaya çalışalım. Sıkıntılarımızın üzerine tuz biber ekleyip, olaya lezzet katmaya çalışmanızın ne kadar iğrenç olduğunu görmeniz beklenmiyor ama iğrençliğinizi bu kadim halka şirin bir ifade ile gösterme algınızın artık para etmediğini de bilin.

Ortada, dünya tarihinin en kapsamlı bir yıkımı var ve siz bu yıkım üzerinde tepinerek, siyaset yapmaya çalışıyorsunuz. Etmeyin…

Ardından bir sel ve bu selin getirmiş olduğu sizden daha temiz bir çamur bile sahte siyasetinizin pisliğini kapamaya yetmiyor. Etmeyin…

Ortada insanlık tarihinin en büyük acılarından birisi daha; Filistin’de ilk kıblemiz olan kutsal yerde yaşanıyor ve siz bu acı üzerinden aşikar bir şekilde rant elde etmeye çalışıyorsunuz. Etmeyin…

Ortada kelimelerin dahi ifade edemediği, dünyanın hemen her yerinde cereyan eden ve muhatapları sadece Türkler ve Müslümanlar olan ve onlara yaşatılan, birçok acı bir manzara var ve bu manzaranın üzerine siz bu ülkenin içerisinde üzerinize tevdi edilmiş olan asli vazifeniz ile kendi renklerinizin reklamını ön plana çıkarmaya çalışıyorsunuz. Etmeyin…

Sıkıntı var evet, aksama var, evet. Gayret sarf eden binlerce, on binlerce ve hatta yüz binlerce insanın emeğinin üzerine tükürmeyin.

Ve üstelik yazıktır, günahtır, desem bile; boşa olduğunu da, ben çok iyi biliyorum.

İyi o zaman biz de sizin anlayacağınız dilden konuşalım.

Her şeyin hesabının sorulacağı bir zaman, elbette ki gelecek. Kimin elinde, avucunda ve eteğinde ne kadar taş var ise önüne serilecek, ağzındaki bakla elbette çıkacak. O zamana kadar siz de tıpkı şeytana verilen süre gibi bildiğiniz yapın. Ama o gün geldiğinde bu halk size ne eder, nasıl eder orasını kimseler bilemez, kimseler de karışamaz.

Sadece siz mi?

Daha dün bu ülkenin Cumhur Reisi açıkladı; bayrama kadar bir ilimiz hariç diğer bütün illerimizdeki enkaz çalışmaları tamamlanacak diye, yani bu enkaz kaldırıldığı zaman, kurgulayıp istediğiniz “soğana muhtaç ettiğiniz yiğit edebiyatının” para etmediğini de göreceksiniz.

Kesinlikle hayır. Bu enkaz kaldırıldığı zaman, ortalık temizlenirken o damperin içerine neler atılacak, neler. Cumhuriyet tarihinin 100. Yılında Gazi Mutafa Kemal’in kurduğu Cumhuriyetini, bugün başka bir Kemal tarafından yıkılmasının hain emelleri atılacak, bilesiniz.

100 Yıllık Savunma Sanayi çalışmalarının meyvelerini almaya başladığımız ve Dünya savunma sanayi sektöründe çığır açmış, kendi öz, milli ve yerli silahlarımızı “tıpkı Killigil Paşaya düzenlenen politikalar ve suikastlar neticesinde” olduğu gibi ortadan kaldırmaya niyetlenmiş bütün emelleri atılacak, bilesiniz.

Rahmetli Erbakan Hocanın ardına sığınarak, ona inanan ve seven bir avuç kalmış insanı dahi aldatarak, duygu ve düşüncelerini sömürüp, kendisine bağlayıp Fatih Sultan Mehmet Hanın emaneti ve Türkün kılıç hakkı olan Ayasofya’yı, yeniden kiliseye çevirme planlarının başında olan zihniyetin tamamını kapsayan emelleri atılacak, bilesiniz.

Bu vatanın binlerce yıllık kardeşlik tohumlarını kurutarak, yeniden parçalamak ve bilhassa içimize birileri tarafından bir gecede yerleştirilip, kimlik verilerek bizden birileri gibi gösterilen ve her geçen gün biraz daha seslerini yükselten azınlık bir milletin adına kurulması planlanan devletin karanlık emelleri atılacak, bilesiniz.

Müslüman taklidi yapmaktan kurtulacağız denen zihniyetlerin tamamı o enkazla birlikte atılacak bilesiniz.

Zannedilmesin ki; bu iktidar düşürülüp yok etme planlarının arasında yaşatılan ve kardeşimiz bildiğimiz başka bir milletin adına devlet kurulacağını. Başka emelleri olan zihniyetin bu kardeşlerimizin iyi niyetlerini kullanarak yarım asırdır ayrıştırmaya çalıştığı emellerinin son noktasına gelinmiş bulunulmaktadır. Bütün Dünya bilmektedir ki, bölücü terör örgütünün başındaki ve yönetiminin önemli bir bölümünün Kürt olmadığını ve Ermeni olduğunu. Bugün bu zihniyetin ardına sığınanların, milliyetlerinin neresi olduğunun ve emellerinin de neler olduğunu artık saklamanın da gereğini duymayan bu zihniyetin, aleni olarak deklare ettiği gerçekleri görmezden gelip, sırf bir adamın iktidardan indirilmesi amacıyla bu masum halkın kullanılması iğrençliğinin emelleri gömülecektir o enkaz ile bilesiniz…

Allah aşkına; buna nasıl inanır ve arkalarından gidersiniz? Siyonist Ermeni Devleti kurma emelleri varken, Sözde Kürdistan hayalini size kurdururlar mı zannettiniz?

Her geçen gün başka bir açıklama ile halkın karşısına geçen bu zihniyetin göstermeye çalıştığı tek şeyin bu halkı kandırarak iktidar anahtarını ellerine aldıktan sonra birkaç gün içerisinde ülkeyi kaos ortamına sürükleyip, iç savaş çıkarıp, parçalamak olduğu gerçeğini kim ne zaman görecektir merak etmemek elde değildir.

Birileri halkın karşısında; Cumhuriyeti yıkmaya geliyoruz, az kaldı… Hesap sormaya geliyoruz az kaldı… Müslüman taklidi yapmaktan kurtulmaya az kaldı… Silah Sanayisini kapatmaya geliyoruz az kaldı… Türklük ibaresini anayasadan silmeye geliyoruz az kaldı… Ayasofya’yı cami olmaktan çıkarıp aslına çevirmeye geliyoruz az kaldı… Özerklik almaya geliyoruz az kaldı… 15 Mayıs sabahı halkımızı devlet dairelerinin önünde toplanmaya ve Recep Tayyip Erdoğan’ın resimlerini parçalamaya çağırıyorum söyleminin altında yatan şeyin, 100 yıl evvel bu şahısların dedelerinin Abdülhamit’ e yaptıklarından farkı nedir? Allah aşkına görün artık!

Ve bizler de halen daha bu güdümlü zümrenin peşinden gidip, bu zümre tarafından son birkaç yıldır sürdürülen ve bağlantılarının en derin noktasına kadar deşifre edildiği ve amaçlarının bizlere yaşatıldığı ekonomik sıkıntıların arasında etin kilosuyla, yağın kilosuyla kendimizi nasıl kandırdığımızın hesabına düşmüşüz. 15 Mayıs sabahından sonra, etin kilosu 100 liranın altına mı inecek zannediyorsunuz?

15 Mayıs sabahı; döviz fiyatlarının, altın fiyatlarının yarı fiyatına mı ineceğini zannediyorsunuz?

15 Mayıs sabahı; sıvı yağın fiyatının şişirilmiş kısmının geri alınacağını mı zannediyorsunuz?

Soğanı bu yiğitlere ekmek arası bedava mı dağıtacaklar?

Hem zaten bu fiyatları bu zümre bilerek ve isteyerek şişirmedi mi? Gözümüzün içerisine baka baka, saat başı zam yapmadı mı? İçimizdeki aç gözlülerde bu zümrenin galeyanına gelip bu bilinçli yapılan bu saçmalığı devam ettirmediler mi?

Sorarım size Ramazandan bir gün önce ve Ramazanın birinci günü meydana getirilmiş olan bir günlük fiyat farkının sebebi tavukların greve gidip, kıçlarını sıkıp yumurta yumurtlamaması mıdır? Kadayıfın fiyatının artması gibi, ekmeğin fiyatının artması gibi, susamın fiyatının artması gibi. Bir gün önce teneke diye tabir edilip normal bir cep telefonuyla bile takas edilen bir arabanın şimdilerde afakî rakamlara çıkarılmasının sebebi o tavuk mudur? Ramazan bitmek üzere, Allah aşkına uyanın artık.

Etmeyin!

Başka Türkiye, başka vatanımız yok bizim. İçimizdeki birkaç zihniyetin amaçları ortada iken, ardında gidip te bu milletleri birbirlerine düşman etmenin amacının ekmeğine, kendi ellerinizle yağ sürmeyin.

İçimizdeki bizden görünen Allah ve din düşmanlarının sahte secdelerine kanmayın.

Evet; İktidar kanadında sıkıntılar yok değil, onların içerisinde bulunan satılmışların ve ihanet elemanların çokluğu idrak dahi edilemiyor ama en azından amaçladıkları doğrultuları belli. Onların hesaplarının sorulacağı ve çürük elmaların temizleneceği ve çalanların, sahtekârların hesabı sorulur ama yok olan vatanın ardında sağ kalanlar, nereye kime gidecekler, kimin kapısını çalacaklar onu söyleyin bari.

İHA yı, SİHA’yı yok edeceğiz, çalışmaları durdurup hesap soracağız diyen bir zihniyetin ardından gitmek hangi amacın, hangi dinin emridir hiç merak ettiniz mi?

Elindeki kitapta dinimize, inancımıza hakaret dolu olduğu halde “iktidara geldiğimizde bunu ders kitabı olarak okutacağız” diyen bir zihniyetin peşinden gittiğinizde elde edeceğiniz serveti öte dünyada nerede harcamayı düşünüyorsunuz, merak ettiniz mi hiç?

Terör örgütü ile kol kola hareket eden ve terörü içimizde bize sevdirme çabaları olan bir zihniyetin ardından gittiğiniz zaman, bu memleketin topraklarında kahpece şehit edilmiş askerlerimizin, polislerimizin, korucularımızın, öğretmenlerimizin, sağlık personellerimizin ve gariban halkımızın kalanlarına durumu nasıl izah etmeyi planlıyorsunuz, merak ettiniz mi hiç? Kundakta iken kurşunlanan bebeğin karşısına nasıl çıkmayı planlıyorsunuz? İnancınız yok mu sizin? Ahret kavramını ne çabuk unuttunuz? Bu toprağın altında size kime oy verdiğinizi ve hangi zihniyetleri ayakta tuttuğunuzu sormayacaklar mı zannettiniz? Bugün küfrettiğiniz o inancın sahibi bunu sizin yanınıza koyar mı zannettiniz? Sizi orada gelip avukatınız olarak ardında gittiklerinizden hangisi savunacak?

Etmeyin!

Sırf cebimize dokundular diye namusumuzdan, canımızdan, toprağımızdan, bayrağımızdan hesap sormak isteyenlere meydan vermeyin. Ne dönüşü olur bu gidişin, ne de telafisi… “Bu ülkeyi parçalamaya geliyoruz” diye bas bas bağıranları nasıl görmezsiniz. Bir kilo soğan ile bu vatanı nasıl kıyaslarsınız.

Gelelim en büyük temenni duasına; benim inandığım ve her daim dua ederek el açtığım Rabbim, kendi hükmünü ayaklar altına alan hiçbir zihniyet zaliminin zulmüne yol vermez.

O Allah ki; İntikam alıcıların en hayırlısıdır…

Elbette ki İnancı olana; fiyatları bahane ederek mala tapıp, menfaatini düşünene değil.