İlinara: Bu ölçüde zorbalık korkunç bir şey
Mikhrigül: Azatlığı Kazanmak İçin Her Şey Yaparım
Çocuğum diyecek kadar genç kızlardı, ilk gördüğümde hiç oralı olmamıştım. Kazakistan’dan gelen ekiple yurda yerleşmiştiler. Bazı geceleri iki kız ekipten ayrılıp spor odasına gider, bana yabancı olmayan şarkılar eşliğinde bir kaç saat dans ederlerdi. Hayranlıkla izlerdim ama yine farkında değildim; bu güzel dans Kırkız dansları değildi ama kelimelerini anladığım, müziği içime su serpen şarkılar. Kızlardan biri aydınlatıyor; annesi Uygur Halk dansları kulübünde solistmiş, onlarda gençlerin ekibinde dans ediyorlar yıllardır, bu gece antramanları da önemlidir memlekete döndükten sonra devam edeceklermiş falan. Uygur kelimesini duyunca jeton düşüyor; Kazakistan Uygurları bu kızlar. Doğu Türkistan uyruklu. Hemen Uygur aktivist Nurala Göktürk ablamızı arıyorum. Telefonda sevdiğim ağızla: ‘efendim canım’ kelimelerini duyar duymaz ‘ablam, sana bir sürprizim var’ der ve telefonu kızlara uzatıyorum: ‘Ablamız Uygur, tanış olun.’ Nasıl seviniyorlar: ‘Uygurca konuşacağız’ diyorlar. Sıra ile konuşuyorlar, Nurala hanım bir şeyler soruyor, onlar cevaplıyor ve bu mutlu dakikalar uzayıp gediyor. İlinara çok sevindim. diyor:’ Çünkü başka bir ülkede olunca kendi dillini başka birinden duyunca onu aileden biri gibi sanıyorsun.’ Konuşma bittikten sonra da internetde Uygurlarla ilgili bilgileri inceliyoruz, siyasileri gösteriyorum, Rabiya Kadır, Seyit Tümtürk, İstanbul eylemleri, mavi bayraklar. Hepsinden heberleri var. Türkiye’nin Uygurlarla bağlı tutumunu kendilerince irdeliyorlar; kızlardan biri hayır diyor, Türkiye Uygurları hayatta geri vermez. Hm, Türkiye parlamentosunda müzakereye çıkarılan ve toplumda tartışılan bu konudan haberdarlar diye aklımdan geçiriyorum. Kıkırdayarak Kazakıstan ekibindeki kızdan konuşuyorlar: Bir defasında Kuralay’a tükürdüler, Cinli sanmıştılar. Kuralay, ince uzun boylu, uzun siyah saçlı, dünyanın en güzel badem gözlerine sahib bir kızdır. Çokmu kızdınız o tükürenlere soruyorum ve defalarca yaşlı başlı insanlarımızın Cinlilerin üstüne yürüdüklerini, tekme tokat dövmeye kalktıklarını hatırlıyorum. Sonra… Bakın diyorum, bir gün konuşalım, siz, Doğu Türküstan, Türkiye… ve… Benim bebişler Hocalı Habere konuşuyor:
Hocalı Haber: Önce okurlarımız da sizi tanısın.
İlinara: Bu yıl 20 yaş olacağım . Kazakistan’dan, Almatı şehriden geldim. Almatı’da kolej bitirdim mesleğim tercüman. Türkiye’ye üniversitede Uluslararası ilişkiler fakültesinde okumaya geldim.
Mikrigül: 21 yaşındayım , Kazakistan’da doğdum . 11 sınıfı bitirdikten sonra Tıp fakültesine gittim , 2020 yılı mezün oldum . Hemşireyim. Şuan da İstambul’dayım . Dil oğreniyorum . Sonra Üniversite kazanıp , Uluslarası ilişkiler fakültesinde okumak istiyorum . Çünkü küçükken istiyordum.
H.H: Doğu Türkistan’da yaşamayan, oraları bilmeyen Uygur olmak nasıl duygu.
İlinara: Aslında bunu hep düşünüyorum çünkü ben Vatanımı hiç görmedim sadece ailemin sözlerinden biliyorum. Rahmetli anneannem , babaannem ve dedelerim ordan Kazakistan’a kaçmışlar. Onlar babama ve anneme hep anlatırlardı sonra onlar bize, yani çocuklarına. Kazakistan’da yaşıyor olmamız nedeniyle dilimiz Doğu Türkistanlı Uygurların dilinden farklı olabilir ama Hiç gitmesekte ana dilimizi , geleneklerimizi biliyoruz.
Mikhrigul: Oraya hiç gitmedim, tek anlattıkları duydum. Doğü Türküstan kalbimizde , yaşamadım evet , ama uzun zamandır gitmek istemiştim. Babaannemin ablası yaşıyor orada . Onlarla konuşuyordum, her zaman gitmek istemiştim. Fırsat bulup gideceğim demiştim, pasaport yapmıştım bile , ama gidemedim ! Yaşamak istermeyim? Tabi ki , çok isterdim. İstiyorum. Nasıl bi duygu olduğunu tarif edemem. Ama Uygur olmanın duygusu bile güzel.
H.H: Sincan Cin sizin icin nasıl bir yer? Vatan mı korku dolu bir ülke mi?
İlinara:Aslında o bizim vatanımız ama şimdiki durumda evet, korku dolu bir yer.
Benim ağabeyim 2016-2017 yıllarında oraya gitti Mominjan Ablikim ile bir proje yapmak için. Mominjan Ablekim Uygurların ünlü şarkıcısı. Ağabeyim bir kaç şehirleri gezmiş ve bizim için video çekmiş. Çok güzel yeller , gitmek isterdim. Niye korku dolu bir yer ? Çünkü Hepimiz biliyoruz oradaki durumunu , Instagram’da Uygur grubu var orada paylaşırlar yeni haberleri bizde oradan öğreniyoruz ne olmuş , kim ne yapmış . Ve tabi ki çok üzülüyoruz.
Mikhrigül: Zor bir soru . Vatan da , korku da diye bilirim. Neden öyle dediyimi şuan anlatıcağım. Türkçem o kadar iyi değil o yüzden biraz daha içten analatamıyorum.
Sıncan benim Vatanımdır. Evet orada yaşamadım , ama kalbimle oradaydım. Ama şuan ki zulumluk yüzünden korku dolu ülke diye bilirim , çünkü duyuyoruz , Uygurlar, Musulman insanlar çok azap çekiyor, çocuklar anne babasız kaldılar , çocukları vuruyorlar , öldürüyorlar . O yüzden çok içim yanıyor , çok ağlıyorum , canım acıyor . Korku dolu ülke demişim budur. Onların bu korkuyla hayatının sonuna kadar yaşamasını hiç istemiyorum. Yakın zamanda bu zulum bitsin istiyorum . Güzel bir hayat geçirsin , çocuklar çocukluğunu görsün istiyorum . .. Allahım şu künlerge yatküzsun.
H.H:Siyasi dayanışmaları takip ediyorsunuz, liderleri tanıyorsunuz, kültürünüzü dilinizi korumusunuz. Şu anda da Uygurların en büyük mübarize meydanı olan Türkiye’de bulunursunuz. İleride bu herekata koşulmağı düşünür müsünüz?
İlinara: Evet söylediğim gibi haberleri takip ediyoruz . Genelde dilekçelere yardım ederim. birçok yaşlı insan bilgisayarı nasıl kullanacağını bilmiyor ve biz gençler sorumluluğu kendi ellerimize alıyoruz ve onların adına forumları dolduruyoruz. İnternette, özellikle Instagram’da bilgi dağıtıyoruz, çünkü orada çok fazla insan var. Bu şekilde halkımıza en azından bir şekilde yardım etmeye çalışıyoruz
Mikhrigül: O zamana kadar olmasın bu zulum , ama eğer de oralara kadar gitse. Büyüdüm de Uygurları, Musulmaları kurtarmak için , Azatlığı kazanmak için her şey yaparım . Şuan da benim işim onları unutmamak. Dua etmek. Çocuklarım olduğunda kültürümüzü destürümüzü , dilimizi onlara anlatmaktır .
İlinara: İhtiyaç olursa, daha da fazla yardım sağlamak isterim. Hepimiz insanız ve bu ölçüde zorbalık korkunç bir şey. bu şekilde hiç kimse hiç kimseye yapamaz. Ama Tanrı her şeyi görür ve herkes hak ettiğini alır.
Mikhrigül: Ben 17 yaşıma kadar tek kendi dilim de konuştum , sonra Almatı şehrine gittim, orada Rusça konuşmaya başladım , ama hiç bir zaman kendi dilimi unutmadım , unutmayacağım. Kendi dilimde konuştuğumda , yada biri benim dilimde konuştuğunu duyunca çok mutlu oluyorum . Uygur olup doğduğuma hiç pişman değilim . Ayrıca gurur duyuyorum .
H.H: İstanbul Uygur konusunda çok hassas. Uygur sevgisi bazen Çinli sanılıp saldırmaya kadar götürür delikanlıları.
İlinara: Bazen yanımızdan geçen bayanlar “Tövbe Bismillah” , diye geçerler, sokaklarda mesafe koyulduğunu görüyoruz. Ben alınmıyorum, sevginin bu kadarı insanı duygulandırıyor.
Mikhrigül: Benden de uzak durmuşlardı ” Bak çin orada” diye. Yada küfür etmişlerdi . Öyle dediyinde çok üzülüyorsun. Neden benzetiyor diyoyorsun. Ama sonra anlıyorsun ki , her şey içten , belli Çinleri sevmiyor , sevmemek hakları var tabi ki , bizde sevmiyoruz ve her şey iyi olmasını istiyoruz. Çin dünyadan kaybolsun demiyoruz , sadece artık dursunlar , rahat bıraksınlar onları. Gerisi Allah’ımın elinde. Ne deyim ” Dua edelim Vatan için ” ” Dua qilayli , vatan üzün”
[…] Kaynak https://hocalihaber.com/sincan-bizim-vatanimiz/?fbclid=IwAR1 […]
Yoruma kapalı.