Yemen, El Kaide’nin en güçlü kalesi haline geldi

Bin Ladin’in ölümünden sonra örgüt liderlerinin yerleştiği Yemen, El Kaide’nin en güçlü kalesi haline geldi.
Paris’teki saldırıları da Arap Yarımadası El Kaidesi üstlendi. Fransa’nın başkenti Paris’te mizah dergisi Charlie Hebdo’ya yönelik saldırı ve ardından yaşanan rehine krizleri ile El Kaide’nin Yemen’deki örgütlenmesi tekrar gündeme geldi. Dergi binasında 12 kişiyi öldüren Şerif ve Said Kuaşi kardeşler, kendilerini “Yemen El Kaidesi” olarak tanıtmış, kardeşlerin Yemen’de El Kaide kampında eğitim aldığı ortaya çıkmıştı. Daha sonra ise, Yemen ve Suudi Arabistan’da etkin olan “Arap Yarımadası El Kaidesi” Paris’teki saldırıları üstlendi. Ensar El Şeria adıyla da bilinen örgüt, Avrupa ülkelerini yeni saldırılarla tehdit etti. Örgütün önemli isimlerinden Harit bin Gazi el Nadari’nin yer aldığı videoda Fransa’nın İslam, onun sembolleri ve Müslümanlarla “mücadele etmekten” vazgeçmemesi halinde yeni saldırılarla karşılaşacağı ifade edildi.

Küresel cihat
Usame bin Ladin’in ölmesi ve ABD’nin artan insansız hava araçları ile El Kaide büyük ölçüde zayıflamış, analistler örgütün son günlerini yaşadığını iddia etmişti. Ancak ABD, El Kaide lideri Bin Ladin’in öldürülmesinin ardından Afganistan cephesini kapatmaya hazırlanırken terör örgütü yeni bir cephe açtı. Bu cephe, ciddi bir iktidar kaosu yaşayan Yemen oldu. Bin Ladin ile yola çıkan ve onunla beraber örgütün ilk ölümcül saldırılarını düzenleyen teröristler, Afganistan’dan Yemen’e geçerek küresel cihat fikrini yaşatmaya devam etti.

Hedef Batı ülkeleri
2009’da El Kaide’nin Yemen ve Suudi Arabistan kollarının birleşmesi ile oluşan Arap Yarımadası El Kaidesi’nin amacı, faaliyet gösterdiği ülkelerde kontrolünü artırırken uluslararası cihadı yaymak ve Batı’ya karşı büyük bir saldırı düzenlemekti. Örgüt, ABD hedeflerine yönelik birçok saldırı planı yapsa da başarılı olamadı. Paris’teki saldırılar bu anlamda yeni oluşumun Batı’ya yönelik ilk ses getiren eylemi oldu.