http://www.avangartha.com yazdı
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Başdanışmanı Şükrü Alnıaçık, MHP 24. Dönem Iğdır Milletvekili Dr. Sinan Oğan’ın Ermenistan işgali altındaki Hocalı’da yaşanan insanlık dramı ile ilgili verdiği kanun teklifini Ortadoğu’daki köşesinden eleştireyim derken partisini zorda bıraktı. Bahçeli’nin Başdanışmanı Alnıaçık’ın Hocalı’yı savunmakla tenkit ettiği Sinan Oğan, bunun üzerine ders gibi bir açıklamalarda bulundu.
İşte Oğan’ın o açıklaması…
“Ortadoğu Gazetesi isimli bültende kendisini Ülkücülere İftira atamaya adamış bir köşe yazarı olan Şükrü Alnıaçık “Dış Politikada “Ben” Yoktur!” isimli Sinan Oğan’ı karalamayı hedefleyen bir yazı kaleme almış. Bu aslında ilk değil. Öncesinde de benzer iftiraları içeren bir yazı yazmıştı. Önceki yazıyla ilgili gerekli çalışmaları avukatlarım yürüttüğü için o kısma hukuki süreç tamamlanınca gireceğim. Şimdilik “Dış Politikada “Ben” Yoktur!” isimli bir yazıya ilişkin birkaç noktayı dikkatlerinize sunmak istiyorum.
Öncelikle bu yazıdaki hususlara Cehalet mi desem, ihanet mi desem, ne desem bilemedim… Zira aradılar, taradılar bir şey bulamadılar da Hocalı vahşeti konusunda verdiğim Kanun Teklifini köşeselerine taşıdırlar…
En baştan şunu belirteyim MHP Milletvekilleri TBMM’de kimseye sormadan Kanun Teklifi veremezler. Her partinin olduğu gibi MHP’nin de TBMM’de bir Grup yönetimi ve grup başkanvekilleri var. Verilen her Kanun Teklifi mutlaka grup hukukçuları ve Grup Başkanvekilleri tarafından okunur ve onaylanır. Eksik, yanlış ve/veya parti politikası ile çelişen hususlar var ise düzeltilir veya geri iade edilir.
Diğer husus yazarın tarihçiyim demesine rağmen tarihten bihaber olmasına, neyin tarihsel olay, neyin güncel yaşanmış konu olduğunu dahi ayrıt edememesine ise kelimenin gerçek manasıyla hayret ettim. Hayretime sebep olan bir diğer husus da yazarın Google’a sorarak dahi kolayca öğreneceği şeyleri araştırmayarak tam bir tembellik örneği sergilemesidir.
Bu tarihçi! yazarın okuduğunu anlama noktasında önemi bir sorunu var sanırım. Türkiye’nin Ermeni Sorunu konusundaki politikası “Tarihsel olayları tarihçilere bırakalım” şeklindedir. Bu doğrudur ve benim de desteklediğim bir tezdir. Kendisinin tarihçi olduğunu iddia eden bu zat bilmiyor mu ki, Hocalı Soykırımı tarihsel bir olay değildir. 1992 yılında işlenmiş bir suçtur.
Genel merkezimize bir çağrıda bulunmak istiyorum. Genel Merkez talimatıyla Sinan Oğan’ı karalayacağım diye bu arkadaşlar kendini rezil ediyor. Daha çaplı birilerine görev versinler. Gerçi teklif götürdüğünüz, yayınlanmadan önce Genel Başkan da yazıyı görecek dediğiniz birçok Gerçek Ülkücü bizi karalamayı reddetti, ama yine de bizi karalamayı kabul edecek bunlardan çok daha çaplılarını bulmayı deneyin bence…
Şükrü Alnıaçık, Başbuğun bize Turan hedefi bıraktığından bihaber. Hocalı’nın, Kırım’ın, Doğu Türkistan’ın, Kerkük’ün hakkını MHP milletvekilleri savunmayacak da kim savunacak? Şükrü Alnıaçık’ın ölçeği kendinde alınma. Şükrü’ye göre Hocalı’yı “Azerbaycan Lobisi’nin adamı” olduğum için savunuyorum. Ben Azerbaycan’ı 1988’den beri savunuyorum Şükrücüğüm. O zaman öğrenciydim ve öğrenci harçlığımın bir kısmı ile bu işleri yapıyordum, o gün bu gündür hala yapıyorum. Kaldı ki, Telafer’i Kerkük’ü, Bayır Bucak’ı, Tebriz’i Kırım’ı savunurken, bu öksüz Turan illeri ile ilgili mecliste onlarca çalışmayı yaparken hangi lobilerin adamı oldum. Telafer, Kerkük Lobisi’nin mi, Uygur, Kırım Lobisinin mi? Bunca yıldır bu kadar çalışma yaptık bir tanesini köşene taşıdın mı onu söyle?
Şükrü Alnıaçık diyor ki, Sinan Oğan’ın bu teklifi kabul olunsa “parlamentoların tarihi olaylar hakkında karar mercii olmasını” reddeden “50 yıllık Türk Dış Politika tezi” yıkılmış olacak.” Peki, öncelikle şunu sorayım? Hocalı bir tarihsel olay mıdır? Şükrü Alnıaçık tarihe dalsa, arşivlere girse Hocalı ile ilgili ne bulabilir? Hocalı tarih değil, arşivlerde Hocalı yok bugünkü hafızlardadır Hocalı be hey kaleminden cehalet damlayanlar…
Şükrü Alnıaçık Sinan Oğan’ı karalamak için bir yazı kaleme alıyor ama tembel olduğu için arşivlere bakma zahmetinde de bulunmuyor. Güya buradan bağlantı yapıp beni “Lobilerin adamı” olarak yaftalayacak… Peki o zaman Şükrücüğüm hadi devamını hep beraber okuyalım…
Hocalı’da yaşananların TBMM tarafından Soykırım olarak kabul edilmesi için ilk kanun teklifini 21/02/2007 tarihinde Mersin Bağımsız Milletvekili Ersoy Bulut vermiş. Ardından 14/03/2007 tarihinde Anavatan Partisi Isparta milletvekili Mehmet Sait Armağan vermiş kanun teklifini. Daha sonra 01/02/2008 tarihinde MHP Milletvekilleri Reşat Doğru, Hasan Çalış ve MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır vermiş kanun teklifini. Bu arada 2008 tarihinde ben daha mecliste değilim… 23. Dönem kapanıp 24. Dönem başladığında bu defa yine MHP Milletvekilleri Reşat Doğru ve Hasan Hüseyin Türkoğlu ile Grup Başkanvekili Mehmet Şandır yeniden Hocalı’yı TBMM Soykırım olarak tanısın demiş. Aradan neredeyse bir yıl geçmiş ve bu defa da ben 15/02/2012 tarihinde bir kanun teklifi vermişim. Verdiğim bu kanun teklifi MHP Grup hukukçuları ve Grup Başkanvekilleri Oktay Vural ve Mehmet Şandır tarafından incelenmiş ve uygun görülmüştür.
Cehalet tembellikle birleşince trajikomik bir hal alıyor. Benim verdiğim kanun teklifine zahmet edilip bakılsaydı burada bizim dış politikamızı sıkıntıya sokacak bir hal olmadığı görülürdü. Zira benim verdiğim kanun “26 Şubat’ın “Hocalı Soykırımını Anma Günü” Olarak Kabul Edilmesine ve “Hocalı Soykırımı Anıtlarının” İnşası İçin T.C. Kültür Bakanlığı’nın Görevlendirilmesine İlişkin Kanun Teklifidir” Basit anlama kapasitesine sahip olanlar görür ki Hocalı Soykırım olarak kabul edilsin ile Soykırımı Anma Günü kabul edilsin ve Anıt İnşası yapılsın teklifleri tamamıyla farklı şeylerdir…
Peki Şükrücüğüm bir zahmet söyleyiver O dönem MHP’nin Grup Başkanvekilleri Oktay Vural ve Mehmet Şandır hangi lobilerin adamıydı da bu kanun teklifine imza koydular? Tokat Milletvekili ve MHP Genel Başkan Yardımcısı Reşat Doğru, MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır, MHP Milletvekili Hasan Çalış, MHP Milletvekili Hasan Hüseyin Türkoğlu hangi lobilerin adamıdır? Bu kanun teklifi kabul edilsin diye TBMM’de konuşma yapan Genel Başkan yardımcımız Atilla Kaya’da mı senin değişinle lobilerin adamıdır? Zira Atilla Kaya önce 2009 tarihinde sonra da 26.02.2013 tarihinde TBMM’de yaptığı konuşmada aynen şöyle diyor: “26 Şubatın “Hocalı soykırımını anma günü” olarak kabul edilmesini içeren bir kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınması ve en kısa zamanda da yasalaşmasını temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.”
Oldu mu şimdi Şükrü, Sinan Oğan’ı karalayacağım diye bütün MHP’yi töhmet altında bıraktın. Biraz edep ve biraz da zahmet çekip çalışın. Sinan Oğan’ı karalayacağım diye kendini rezil ettin de ülküdaşlarını ve partimizi de karaladın. Bak Şükrücüğüm, bir önceki yazında yine beni karalamak için yaşlı bir amcanın Sinan Oğan’a ulaşamadığını ama Başbakan Davutoğlu’na hemen ulaştığını ve Davutoğlu’nun bu yaşlı amcanın işini hemen halletiğini yazmıştın. Sinan Oğan’ı karalayacağım diye AKP’nin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu öve öve bitirememiştin…
Şükrücüğüm Hocalı Soykırımı Kanun Teklifini 2008 yılından beri MHP milletvekilleri verir ve AKP milletvekilleri de reddeder. Davutoğlu’nu göklere çıkardığın bir önceki yazından sonra şimdi de AKP’nin Hocalı Soykırımı konusunda yaşadığı utanca can simidi olmaya mı karar verdin?
Şükrü Alnıaçık’a göre Türkiye’de parklara Hocalı Soykırımı adları verilmesi ve soykırım heykelleri açılması teklifimiz Türk Dış Politikasının beynine kurşun sıkmakmış. Burasını tam anlamadım Şükrücüğüm, sen kimden yanasın? Türkiye’den, Azerbaycan’dan yana mısın yoksa Ermenilerden ve Ermenistan’dan mı?
Bak Şükrücüğüm, ayrıca senin köşende yazdığın gibi 26 Şubat 2015 tarihinde TBMM’ye sunduğum “26 Şubat 2015’te TBMM’ye sunduğu “Hocalı katliamının soykırım olarak kabul edilmesi” önergesi” bulunmamaktadır.
Ayrıca Hariciye tek seslilik gerektir demişsin. Yani AKP ne derse farklı ses çıkarmayın diyorsun. Peki, Sayın Genel Başkanımız ve bizler bunca sene AKP’nin yanlış dış politikasını eleştirirken yanlış mı yaptık acaba? AKP’nin yanıbaşımızda Kürdistan kurma politikasına tek seslilik adına karşı çıkmasa mıydık Şükrü Alnıaçık…
Bak Şükrü, sen ve senin gibiler ısmarlama karalama yazılarla Ortadoğu Gazetesinde daha önce Bugün TBMM Grup Başkanvekilimiz Trabzon Milletvekilimiz Sayın Koray Aydın’a, Önceki TBMM Grup Başkanvekilimiz ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Meral Akşener’e, MYK Üyemiz ve Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Ümit Özdağ’a atmadığınız iftira kalmamıştı. Dün bu arkadaşlarımızı sırf ismi Genel Başkanlığa geçiyordu diye karaladınız, iftira attınız bugün bu arkadaşlarımızı görünce hiç utanıyor musunuz? Bu arkadaşlarımızdan hiç helallik almayı düşündünüz mü? Dün bu arkadaşlara yaptığınızı bugün bana yapıyorsunuz. Millet bunu görmüyor mu, Ülkücüler anlamıyor mu zannediyorsunuz. Bak Şükrücüğüm Yüce Rabbimin affetmediği şuç nedir biliyor musun? Kul hakkı yemektir. Hele ki kendi ülküdaşının hakkını yemek, iftira atmak… Yarın bayram, sabah Bayram namazına gitmişken iftira attığın, kul hakkı yediğin için tövbe et…
Ve her şey aklımıza gelirdi de kurucusu ve başbuğu Turancılık davasından yargılanıp işkenceler gören koskoca Milliyetçi Hareket Partisi’nin bugünkü Sayın Genel Başkanının Başdanışmanı sıfatı taşıyan bir zatın önceki dönem MHP Milletvekilini Hocalı Soykırımı konusunda 26 Şubat’ın TBMM’de soykırım günü olarak anılması konulu bir kanun teklifini neden verdiğini sorgulamayı ve buradan bir suçlama çıkaracağı aklımıza gelmezdi… Bunu bir Ermeni yapsa anlardık da bir Türk neden yapar bu sorgulamayı? Galiba Yusuf Halaçoğlu hoca çook çok haklıymış…
Yazına girişte “Değerlerin kolay yetişmediğini, meyveli ağacın taşlandığını, kıskançlığın, dedikodunun ve iftiranın milletimize zarar verdiğini çok iyi biliriz.” Demişsin. Demişsin ama dediğini maalesef ki, anlamamışsın…
Sen anlamadığın için burada artık sözü değerli takipçilerime bırakıyorum. Bu açıklamaların üzerine gerekli cevabı gerçek dava adamları verecektir… Paylaşalım lütfen…
Hayırlı Bayramlar…
Not: Bu konuları basın önünde, sosyal medyada tartışmak istemezdim. Bu Şükrü Alnıaçık’ın hakkımdaki iftira dolu ikinci yazısıdır. Biz tartışma açmak istemiyoruz ama hakkımızda gazete köşelerinde yazılan yazılarla atılan iftiralara da cevap vermek durumundayız.”