Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: ”…hanım kardeşlerim….Sizin duygularınız çok daha hassastır…”

0
1889

Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üyesi Ülkelerin Kalkınmasında Kadınların Rolü 6. Bakanlar Konferansı’nda Konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Suriye ve Irak’tan gelen yaklaşık 3 milyon mülteciyi topraklarında barındıran, bölgede yanan ateşi söndürmek için her riski göze alan bir ülke olarak, daha fazla sorumluluk üstlenmeye hazırız.” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Suriye ve Irak‘tan gelen yaklaşık 3 milyon mülteciyi topraklarında barındıran, bölgede yanan ateşi söndürmek için her riski göze alan bir ülke olarak, daha fazla sorumluluk üstlenmeye hazırız.” dedi.

Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Üyesi Ülkelerin Kalkınmasında Kadınların Rolü 6. Bakanlar Konferansı’ndaki konuşmasında, teşkilat olarak dünyadaki Müslümanların meselelerinin çözümü için samimi ve kararlı bir çalışma ortaya konulmasının önemine işaret etti.

Elbette böyle bir misyonun, teşkilatın mevcut imkanlarını ve kapasitesini zorladığını bildiğini ifade eden Erdoğan, İİT’nin daha düne kadar “İslam Konferansı” diye anıldığını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Ne demek İslam Konferansı. İslam adına bir konferans verirsin olur biter. ‘Bu böyle olmaz, ayıptır’ dedik. Niye? Bizim dünyadaki 56 İslam ülkesi, artık bu işi bir iş birliği teşkilatı haline getirmemiz lazım. Her alanda bu iş birliğimizi yaygınlaştırmamız lazım. Siyasi, askeri, ekonomik, ticari, her türlü. Bunların yanında da bizim yan kuruluşlarımızın olması lazım. İlk teklifim Dolmabahçe‘de Başbakanlığım döneminde ‘Gençlik teşkilatını kuralım.’ demiştim. Daha sonra da ‘Bizim bir de kadın teşkilatımızın olması lazım.’ demiştim.” diye konuştu.

Milletlerin ailelerden, ailelerin de bir kadın bir erkekten oluştuğunu, oradan da nesillerin çoğaldığını ifade eden Erdoğan, bunu için de güçlü ailelere ve güçlü milletlere ihtiyaç olduğunu kaydetti.

Erdoğan, “Kadını tamamıyla ilimden, irfandan, her şeyden uzak tutalım, siyasi hayatın içinde bulundurmayalım, sosyal hayatın içinde bulundurmayalım, sadece evde bulunsun yeter.” mantığı ve anlayışıyla güçlü bir millet oluşturulamayacağını ifade ederek, “Onun için de ‘Batı niye bu kadar ileride’ deme hakkımız da yok.” diye konuştu.

Suriye ve Irak‘tan gelen mülteciler

Tablonun çok iyi değerlendirilmesi, gereklerinin neler olduğunun üzerinde çok çalışılması gerektiğini vurgulayan Erdoğan, “Dönem başkanlığımızda yeni Genel Sekreterimizle birlikte bu konularda Müslümanların yüzünü güldürecek, yüreğindeki umudu canlandıracak adımlar atmanın çabasının içinde olmayı sürdüreceğiz. Suriye ve Irak‘tan gelen yaklaşık 3 milyon mülteciyi topraklarında barındıran, bölgede yanan ateşi söndürmek için her riski göze alan bir ülke olarak, daha fazla sorumluluk üstlenmeye hazırız.” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye‘de 2 milyon 700 bin Suriyeli’nin, 300 bin Iraklı’nın barındırıldığını anımsatarak, şu anda Irak‘taki Musul, Kerkük, Telafer ve bunun yanında Sincar‘daki gelişmelerde neler olabileceğinin meçhul olduğunu dile getirdi.

Hazırlıkların yine yapıldığını belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

“Ama birileri de bize akıl veriyor. Diyorlar ki ‘Irak‘la bu kadar ilgilenmeyin. Suriye‘yle ilgilenmeyin.’ Ne yapacağız? Siz tribünden seyredin. Yahu Suriye‘ye 950 kilometre sınırı olan biziz. 350 kilometre Irak‘a sınırı olan biziz. Bombalar atıldığı zaman bize de düşüyor, bizi vuruyor. Biz buna nasıl duyarsız kalırız. Sabır, sabır, sabır. Sonunda Gaziantep‘te bir kına töreninde bir gencin vücuduna bombaları bağladılar, patlattılar. 56 kişi öldü, 100’e yakın insanımız da yaralandı. Artık dedik, daha duramayız. Ne olacak? Artık Suriye‘ye biz Özgür Suriye Ordusu’yla birlikte gireceğiz. Özgür Suriye Ordusu’yla beraber girdik. Cerablus, DEAŞ tarafından işgal edilmişti. Cerablus‘tan önce DEAŞ’ı attık. Güneye doğru kovalama devam etti. Bir taraftan El Rai’de, orada da yine DEAŞ’ı attık. Orada da yine onları takip etme devam etti. Hedef ne? Hedef El Bab’a kadar inmek. Çünkü o bölgeyi terörden arındırılmış bir bölge haline getirmek istiyoruz. Bu kardeşiniz kaç yıldır ilgili ülkelere bunları hep konuştu. ‘Gelin burayı terörden arındırılmış bir bölge ilan edelim ve bu bölgede lütfen sadece bu bölgenin sakinleri otursun, onlar buraya yerleşsin.”

El Rai’de sadece Araplar olduğunu, Cerablus‘ta da Arapların bulunduğu, El Bab’ın da aynı durumda olduğunu ifade eden Erdoğan, operasyon yapmaya kalkışıldığını, Türkiye‘nin karşısındaki PYD ve YPG‘nin buralara yerleştirmenin gayreti içerisinde olunduğunu anlattı.

“Türkiye’nin karşısında terör devleti oluşturmak istiyorlar”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yani Türkiye‘nin karşısında Suriye ile Türkiye arasında orada bir yeni terör devleti oluşturmak istiyorlar. ‘Kusura bakmayın. Böyle bir devlete Türkiyemüsaade etmeyecektir.’ dedik ve adımımızı attık.” dedi.

“Suriye’de kimsenin gözü olmasın” dediklerini, Suriye‘nin Suriyelilerin olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

“Ama bunlar ne yaptılar biliyor musun? Bu yerlere önce DEAŞ’ı yerleştirdiler. Daha sonra DEAŞ’ı oradan çıkartarak, getirdiler PYD‘Yi ve YPG‘yi yerleştirdiler. Kusura bakmasınlar. Biz burada bedel ödedik, hala ödemeye devam ediyoruz. Şu anda 2 milyon 700 bin Suriyeliye biz bakıyoruz. Şu ana kadar yaptığımız harcama çadır ve konteyner kentler dahil hepsi yaklaşık faturalı olan 14 milyar dolardır. Ayrıca STK’larımızın yaptığı harcamalar da bir o kadardır. Peki ‘Size bir şey geliyor mu?’ Bize Birleşmiş Milletler‘den gelen destek 550 milyon dolar olmuştur. Avrupa Birliği bize söz vermiştir, ‘Size temmuz başına kadar 3 milyar avro vereceğiz.’ demiştir. O günden bugüne gelen 200-250 milyon avro. Niye? Dürüst değiller, samimi değiller. ‘3 milyar avro göndereceğiz.’ dediler hala gelecek.”

“Arap Birliği’nin dik durması lazım”

Bu paranın Türkiye‘ye değil, uluslararası koalisyona verileceğini anlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Bazıları da bunun Türkiye‘nin bütçesine girecek zannetmesin. Böyle bir şey de yok. Biz yeter ki oraya gelsin diyoruz. Bir ara ‘Kızılay‘ dediler. ‘Tamam’ dedik. Yok. Samimi değiller. Benim canımı yakan zaten bu. ‘Kalbimin dili yok, ondan ne kadar bizarım.’ diyor ya. Mesele bu. Onun içinde hangi uluslararası toplantı olursa olsun dillendiriyorum, dillendirmeye devam edeceğim. Niye? Çünkü maalesef uyanması gerekenler uyanmıyor da onun için. Bütün bu mücadelemizde teşkilat üyesi diğer ülkelerin desteğini görmek istiyoruz. İİT’nin birinci derecede bu noktada dik durması lazım. Arap Birliği var. Arap Birliği‘nin dik durması lazım. Niye dik durmuyorlar. Yani katil Esed’i savunmak samimi bir Müslüman’ın tavrı olabilir mi? 600 bini aşkın Müslüman’ı Suriye‘de öldüren bir insanın, soruyorum hanım kardeşlerim sizlere? Sizin duygularınız bu noktada çok daha hassastır. Böyle bir insanı savunmak bir Müslümanın haddine midir? 600 bini aşkın Müslüman’ı öldürüyor. Kalkıp da hala Esed’i savunmak bir Müslüman’ın şanından değildir. Şayet İslam ülkeleri olarak birlik olursak, bölgemizdeki sorunları başka hiçbir güce, hiçbir odağa ihtiyaç duymadan biz kendimiz çözeriz. Bu konuda hiçbir fedakarlıktan kaçınmayacağımızı sizlerin huzurunda ben bir kez daha ifade ediyorum.”

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.