AK Parti Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdu, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması’nın (FETÖ/PDY) seçilmişleri devre dışı bırakmayı amaçladığını, “din kisvesi” altında bir vesayetle devleti ele geçirmeye çalıştığını belirtti.
İstanbul’daki ağır ceza mahkemelerinde görülen “Selam Tevhid”, “yasa dışı dinleme ve casusluk” davaları ile kumpas soruşturmalarında mağdur olarak yer alan ve FETÖ/PDY üyelerince dinlenilen bazı isimler, bu kapsamda açılan davaları AA muhabirine değerlendirdi.
Ahmet Gündoğdu, FETÖ üyelerinin yaptığı dinlemeleri “İslami değerlerin ve hukukun çiğnenmesi” olarak yorumlayarak, dinlemelerin, paralel kalkışmaların tehdit unsuru haline geldiğini söyledi.
FETÖ/PDY’ye ilişkin yargılama sürecinin başlamasının olumlu bir adım olduğunu ifade eden Gündoğdu, “Bu dava, bir daha benzer şeylerin olmaması açısından büyük önem taşıyor. Umarım insanları kim mağdur ettiyse gereken cezayı alır ve adil bir şekilde bu dava sonuçlanır” dedi.
“Meselenin dershane meselesi olmadığını gördük”
Gündoğdu, FETÖ/PDY’nin seçilmişleri devre dışı bırakmayı amaçladığına, “din kisvesi” altında bir vesayetle devleti ele geçirmeye çalıştığına vurgu yaptı.
PDY’nin emelleri uğruna dini kullandığına dikkati çeken Gündoğdu, şöyle devam etti:
“O dönemde Memur-Sen genel başkanıydım.17-25 Aralık’tan önce dershane meselesini bir eğitim konusu olarak ele alıp, Milli Eğitim Bakanı’na gittik. ‘Eğitimin kalitesini artırarak dershaneleri kendiliğinden işlevsiz hale getirelim’ derken, paralel medya alkışlıyordu. Gezi’de paraleli kısmen gördük. 17 Aralık’ta öyle bir uluslararası operasyona kalkışınca onlar meselenin dershane meselesi olmadığını, dershanelerin kaynak aktarmak için pis emellerine ulaşmak için para aklanan kirli bir şebekeye dönüştüğünü açıklar açıklamaz bu sefer bir yıl önce bizi övdükleri manşetler değişti.”
“Saçma ve absürt bir kompozisyon oluşturulmuş”
Gazeteci-yazar Yusuf Ziya Cömert, bilgisi dışında dinlenilmesini “çok rahatsız edici ve kötü bir şey” olarak niteleyerek, bunun yaygın bir şekilde yapılmasının daha vahim olduğunu söyledi.
Alakasız kişilerin yan yana getirildiğini dile getiren Cömert, “Farklı insanların hepsi aynı paketin içerisine konulmuş. İçlerinde birbirlerini görseler selam vermeyecek adamlar var. Saçma ve absürt bir kompozisyon oluşturulmuş” diye konuştu.
Cömert, dinlemeleri gerçekleştirenlerin kendilerini her şeyi yapacak güçte gördüklerini aktararak, bu olayın kişisel özgürlükler açısından büyük tehdit olduğunu kaydetti.
“Devletin bir cemaat tarafından ele geçirilmesine karşıyım”
Gazeteci-yazar Adem Özköse, İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım’la yaptıkları telefon görüşmesi nedeniyle terör suçlamasıyla karşı karşıya kaldığını söyledi.
Dinlemeleri “yasa dışı ve hukuk skandalı” olarak niteleyen Özköse, “Başarılı olsalardı hayatımız zindanlarda geçecekti. Dosyaya baktığımızda sadece bizim değil, Türkiye’nin büyük tehlike atlattığını gördük. Orada inanılmaz şeyler var” dedi.
“Yargılama sürecinin başlaması olumlu bir adım”
Gazeteci Kemal Gümüş, üç yıl boyunca telefonunun dinlenildiğini öğrendiğini, bu kumpas dosyaları ortaya çıktığında tapeleri de gördüğünü belirtti.
Bunun kötü bir durum olduğunu ancak yanlış bir şey yapmadığı için kendisini rahat hissettiğini anlatan Gümüş, şunları kaydetti:
“İnsanların özel hayatlarının yasa dışı olarak takip ediliyor olması çok iğrenç bir şey. Bunu öğreniyorsunuz ve haliyle rahatsız oluyorsunuz. Dinleme yapanlardan şikayetçi oldum.”
“Adil bir yargılanma olur ve suç işleyenler cezasını çeker”
Milliyet Gazetesi Yazarı Ali Eyüboğlu, dinleme olayından son derece rahatsız olduğunu belirterek, davaları takip edeceğini söyledi.
Mahkeme salonunun fiziki şartlarının yetersiz olduğuna dikkati çeken Eyüpoğlu, “O mahkeme salonundan adaletin tecelli edeceğine inancım kalmadı. 260 mağdur, 143 sanık var. Öyle bir salon düzenlemişler ki, sağ tarafımda bir sanık, sol tarafımda tutuklu yargılanan bir sanığın annesi vardı. O mahkemeye göre bir salon tesis edilmeli. Sonuna kadar mahkemeyi takip edeceğim çünkü mağdurum. Mücadeleme devam edeceğim” diye konuştu. AA