Birileri yine ortadalar! Hani demiştik ya, hocalarını savunacaklar diye? Hem de sürpriz isimler olacak diye! İşte, artık keçilerin boynuzu gözüküyor tabiri – caizse! Yetişti zamanı, geldi devranı! Sağcı, solcu demeden cemaatin yanında olanlar kapağı kaldırmış, hiçbir şeye aldırış etmeden “isterük!” diye bağırır olmuşlar! Nedir dertleri, peki? Hocaefendi`yi, “Zaman” gazetesini savunuyorlar durmadan, nedenmiş efendim, Türkiye`de basın hakları ihlal ediliyormuş. Kim ihlal ediyor, bana da gösteriniz, ben de “vah vah” diyeyim en azından! Ha, siz devletin en üst kademelerine sinsice çokerken, kendi düşüncenizden olmayanları tüm yollarla linç etmeğe kalkarken, iyiydi değil mi? Neden dayanamadınız? Çok mu ağır geldi, yani? Okyanus`un ötesindeki Zatı – muhteremin düğmeye basmasıyla ayaklandınız hemen? Hani, devletimizi, bayrasğımızı, Vatanımızı seviyoruz taraneleri? Nereye gittiler, nereye kayboldular hemen? Yerini neden öfke, kapak kaldırmak aldı? Nedir bunun adı? Devletine karşı gelmenin bedeli nedir sizin kitabınızda? Ya da öyle bir kitap var mıdır acaba? Ha, pardon, hocam, kalbin zümrüt tepelerinde ilerlerken, ilerlemek adına her şartı mübah gördüğünüz için kolay ulaştıklarınızdan hemen vazgeçemiyorsunuz. Bir de yanınızda size sadık tasmasını bıraktığınızda sağa sola saldıran kıymetli sosyal medya fenomenleriniz var. Yok, hayır, unutmuşum, dergilerinizde, gazetenizde ve diğer basın yayın kuruluşlarında muhalif müsbet adamlar var, sadece tedbir yapıyor ve ustaca bukelamun misali renkten renge, ciltten cilde girmekteler. Ama, gün ola, harman ola, hocam, sakın ola ki, unutmatyınız, sizden önceki efendilerini satan kalemşörleriniz sizi de satar. Hem de acımadan, gözünüzün yaşına bile bakmadan! Bir de duygu sömürüsü aldı başını gidiyor, neymiş efendim, sayın Türkiye Cumhurbaşkanı`na en zor zamanlarında bile sahip çıkmışmış Cemaat ve onun yayın organı! Oh, ne ala, işine geldi mi, destekle, işine gelmedi mi, kirli çorapların ortaya serildi mi, hemen çık destur istemeden ortalığı velveleye ver! Kimsiniz siz, Allah aşkına?! Büyük bir oyunda sadece küçük birer oyuncak! Sayfasının kapanmasını bekleyen kitap! Belki de zamanı geldiğinde buruşturulup çöpe atılacak olan bir kağıt! Sağda, solda, şurda, burda herşeyi inkar eden huyunuzla siz kendiniz kendinizin sonunu getirdiniz, abiler! O yüzden çırpınmanız, didinmeniz boşuna! Her iki ülkede de yaptıklarınız teker teker ortaya döküldüğünde, yeni yeni isimleri piyasaya sürmüeniz bile size hayır getirmeyecektir. Iki kardeş ülke, tek bir vücut olan millet size karşı aynı tepkiyi verdiğinde küplere biniyorsunuz adeta. Ve hemen arabozma, hemen istikrarı, düzeni yıkma gayretleri! Birilerini parayla satın alıyorsunuz, birbaşkasını şantajla! Hangi şantajla derseniz, çilingiriniz daha birkaç önce çıktı paşa paşa herşeyi anlattı. Dini alet ettiniz yıllarca onca oyunlarınıza. Kenya`da bilmem hangi kabilenin reisine giden hediyeler Anadolu`nun saf delikanlı insanının cebinden gitti. Bu devletin zamanında sizlere tanıdığı hakları da suiistimal ettiniz. Geriye bir dönüp bakalım, AK Parti neler yaptı inançlı kesim için bu yıllarda? 2010 yılından sonraki hükümet askeri vesayete gerekçe yapılan 35.maddeni değiştirdi mi? Değiştirdi. İnançlı kesimlere baskı uygulamalarına gerekçe yapılan tüm Başbakanlık genelgelerini kaldırdı mı? Kaldırdı. Yıllarca muztarip olduğunuz(ve ya öyle gözüktüğünüz!) kurban derisi, zekat, fitrelerin THK’na verilme zorunluluğuna son verdi mi? Verdi. Kılık kıyafet yönetmeliğinde yapılan değişiklik ile üniversiteler dahil bütün kamu kurumlarında başörtülü olarak çalışma özgürlüğü sağlandı mı? Sağlandı. Ve son olarak TBMM’de başörtülü olarak vekillik yapma yolu açıldı mı? Açıldı. Daha ne istiyorsunuz? Avrupalarda,Amerikalarda parababalarınızın, elini öptüğünüz, sığındığınız Sam amcalarınızın karşısında devletinizin değerini beşparalık etmek niye peki? Eminim, onlar da sizin ne mal olduğunuzu gayet biliyorlar. Aslına bakılırsa, siz işi ta 1997`lerde kaybetmiştiniz. “Mavi Marmara” da bu olayın fitili oldu. Hiçbir zaman sevmediniz içten içe bu iktidarı. Sadece, prim kazanmak peşinde oldunuz. Pirim, artık prim kazanmak, köşeyi dönme zamanı değil. “Zaman”ınız usülsüzlükten kapandı…
Ana Sayfa Köşe Yazıları Hocalı’yı kendi çıkarlarına mal edenler; Fetullah’ın maşası mı, maşada sallanan mı…