Cumhurbaşkanı Erdoğan, HDP’lilerin dokunulmazlık dosyalarıyla ilgili parlamentoyu göreve çağırdı: Gönder yargıya, yargı ne karar verirse versin. Yoksa bu millet, bu tarih hesabını senden sorar
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, Adıyaman, Afyon, Bolu, Bursa, Çankırı, Diyarbakır, Düzce, Elazığ, Hakkâri, Hatay, Isparta, Karabük, Ordu, Samsun ve Ankara’dan gelen muhtarlara hitap etti. Erdoğan, konuşmasının büyük bölümünü terör saldırısına ve HDP’li vekillerin dokunulmazlık tartışmalarına ayırdı Erdoğan özetle şunları söyledi:
PARLAMENTO ADIM ATMALI:
Dokunulmazlıklar meselesini süratle neticelendirmeliyiz. Parlamento bu konuda adımını süratle atmalıdır. Yani bir kişi mi olsun, iki kişi mi olsun. Öyle bir şeyi konuşamayız. Biz ortaya ilkeyi koymalıyız ilkeyi. Nedir bu ilke? Benim Kürt kardeşlerimi, vatandaşlarımı sokağa dökmek suretiyle 52 kişinin ölümüne vesile olanlar, bu ülkede teröre teşvik eden insanlar olarak yargılanmayacak da bu parlamentonun içerisinde gelip boy gösterecek ve bunları bu millet seyredecek, öyle mi? Öbür tarafta arkasında PKK’nın, PYD’nin, YPG’nin olduğunu çok açık net olarak söyleyenler, bu ülkede temiz olacak öyle mi? Bunlara karşı parlamento eğer gerekli tavrı ortaya koymazsa, bu millet ve bu tarih bu parlamentodan hesabını sorar. Şehitler hesabını sorar.
GÖNDER YARGIYA:
Bu milletin birliğini, beraberliğini bozanlar, tehdit edenler kim olursa olsun bunların hesabı, bu parlamento tarafından dokunulmazlıklarının kaldırılması suretiyle nereye havale edilecek? Yargıya. Gönder yargıya, yargı bunlar hakkında ne karar verirse versin, sen siyasetçi olarak görevini yap. Siyasetçinin görevi nedir, bu kararı alıp gerisini yargıya bırakmaktır. Atılması gereken adım budur. Siyasetçi bunları besleyemez, bunları koruma altına alamaz.
TERÖRÜN YANINDA OLAN DÜŞMANIMIZDIR
Fransa’da güvenlik güçleri herhangi bir yargı kararı olmaksınız, terör örgütüyle ilişkili değerlendirdikleri herkesin evini, işyerini, aracını arama, kendilerini sorgulama hakkına sahip. Kimse Fransa’ya demokratik bir ülkede olağanüstü hal uygulaması mı olur, yargı kararı olmadan böyle operasyonlar mı yapılır, ayıp ediyorsun falan demiyor. Ama aynı çevreler her gün terör eylemlerine muhatap olan bize, sürekli demokrasi, özgürlük, insan hakları kavramları eşliğinde, terör örgütüne karşı operasyon yapmayın telkininde bulunuyor. Fransa için hak olan terörle mücadele yöntemleri bize gelince niye demokrasi, özgürlük, hukuk devleti duvarına tosluyor? Bunun adı ikiyüzlülüktür. Bizim için artık bu ifadelerin zerre kadar kıymeti yoktur. Terörle mücadelede yanımızda olan dostumuzdur, karşımızda olan düşmanımızdır.
MESELE ŞAHSIM DEĞİL, HEDEF TÜRKİYE
‘Tayyip Erdoğan gitsin’ demek, bizim tüm siyasetimizi, tüm çalışmalarımızı üzerine bina ettiğimiz bayrağımızın, vatanımızın, devletimizin, milletimizin tek olması anlayışı yıkılsın demektir. Ben meselenin şahsımla ilgili olmadığını, asıl hedefin Türkiye olduğunu çok iyi biliyorum. Meseleyi şahsıma indirenlerin gayesi işte bu gerçeği örtmektir. Sizin derdiniz bu ülkeyi bölmek, parçalamak. Ama parçalayamayacaksınız, bölemeyeceksiniz. Böldürt-
meyeceğiz.
MEŞRU SİYASİ AKTÖRLER OLARAK GÖRMÜYORUM
Terör örgütünün yan kolu olarak faaliyet gösteren partinin mensuplarını ben artık meşru siyasi aktörler olarak görmüyorum, kusura bakmasınlar. Tüm bu çalışmaları (dokunulmazlık) mümkün olan en kısa sürede tamamlayarak hayata geçirmeliyiz. Aksi takdirde milletimizin karşısına başımız dik çıkamayız. Terör meselesi artık belirli bölgelerimize mahsus değil, topyekûn milletimizin varlığını tehdit eder hale gelmiştir. Devlet kadife eldivenin altındaki demir yumruğunu teröristlerin başına geçirmezse onlar canımızı yakmaya devam edecektir.
TERÖRİST DEMEYECEĞİZ DE NE DİYECEĞİZ?
Kızılay’da bomba patlatarak insanların ölümüne yol açan terör örgütünün demokrasi ile en küçük bir ilişkisi olabilir mi? Buna rağmen terör örgütü yöneticisi ile aynı dili kullanmaktan aynı yaklaşımı sergilemekten çekinmeyenlere terörist demeyeceğiz de ne diyeceğiz? Avrupa’daki, Amerika’daki o malum çevrelerin bu ülke ve bu milletin hayrına herhangi bir düşüncelerinin, niyetlerinin, çabalarının olması mümkün değildir.
‘ERDOĞAN GİTSİN’ DİYENLER KANDİL AĞZIYLA KONUŞUYOR
Utanmadan sıkılmadan konuşuyorlar. Batı’nın gazetelerinde de aynı şey var. Kandil’in tepesindekilerde de aynı şey var. Ne diyorlar? “Erdoğan giderse Türkiye’ye istikrar gelir” diyorlar. Türkiye’yi ne kadar çok düşünüyorlar ya… Erdoğan geldiğinde Türkiye’nin hali neydi, bugün ne? O zaman dilenen bir Türkiye vardı. Şimdi veren el olan bir Türkiye var. Ama bunlar Kandil’in ağzıyla konuşuyorlar.
MİLLETLE KOALİSYONA İHTİYACIMIZ VAR
Teröre, terör örgütlerine karşı, ülkemize yönelik tüm tehditlere karşı, diğer tüm farklılıklarımızı bir kenara bırakarak, oluşturacağımız bir ‘millet koalisyonuna’ ihtiyacımız vardır. Gelin bu büyük mutabakatı, bu büyük birlikteliği hemen şimdi sağlayalım, canımıza ve istikbalimize kast edenlerin üzerine hep birlikte gidelim.
http://www.sabah.com.tr/gundem/2016/03/17/bu-millet-hesap-sorar