Ne Kimseyi İçişlerimize Karıştırdık, Ne De Kimsenin İçişlerine Karıştı

0
91

 

Necati Gültepe: Sovyet general Mihail Frunze ve Kliment Voroşilov’un heykeli Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye’ye yapılan Sovyet yardımına duyulan minnettarlığı simgeler.

Bulgaristan’a Satılan Belgeler:

 

Necati Gültepe: 1931 yılındaki olayı başlatan, bundan iki yıl önce (1929) Maliye Vekâleti’nden Defterdarlığa “lüzumsuz evrakın satılması” için gelen bir emir. Bunun üzerine Sultanahmet’te Tanzimat’tan bu yana kullanılan evrak mahzeninde saklanan belgeler, konu ile ilgisi olmayan iki tapu memuru eliyle üstünkörü incelenir.  “Yetkili, konuyu bilen ve belgelerin değerini takdir edebilecek hiçbir şahıs veya müesseseye danışılmadan” yapılan bu tasnif sonucunda, bir kısım belge için “günün maliye işleri ile ilgili olmayıp bir değer taşımadıklarına, hükümlerinin geçmiş olduğuna”, diğer bir kısmının da “boş kâğıt parçaları” olduğuna karar verilir.

Çoğunluğu Maliye’ye ait evrak arasında askerî, malî, ticarî, siyasî, hukukî, edebî, sanayi, denizcilik ve bilim tarihine ait kıymetli pek çok belge olmasına karşın, 30 ila 50 ton evrak, değersiz kağıt niyetine okkası üç kuruş on paradan, fabrikalarında hamur haline getirilmek üzere Bulgaristan’a satılır. Aslında, hurda kâğıt niyetiyle satışa çıkarılan belgeleri satın alan Bulgaristan hükûmeti değil, Bulgaristan’da Sofya yakınlarında Kostaneç kasabasındaki kağıt fabrikasının sahipleri İsviçreli Berger ailesidir.

Bu olay sırasında Türkiye’de bulunan Arşiv uzmanı Panço Doref, satışla ilgili Türk gazetelerinde çıkan haberler üzerine: “gelen malzemenin hurda kâğıt olmayıp tarihî kıymeti hâiz Osmanlı belgeleri olduğu” konusunda kendi hükûmetini telgrafla uyarır.

Bulgar yetkililer Türkiye’den kâğıt hamuru yapılmak üzere Berger firmasınca satın alınan belgelere Sofya tren garında el korlar. Daha sonra belgeler Sofyada ki  Cyril ve Methodius Kütüphanesi’nin Şarkiyat şubesinde muhafaza altına alınır.  1931 yılında yaşanan vahim olaya ilişkin bazı noktalara açıklık getirmek ve kaybedilen evraka ulaşmak ancak 1993 yılında mümkün olabilecektir.  Bu tarihte Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü ile Bulgaristan Cumhuriyeti Bakanlar Konseyi Arşiv Genel Müdürlüğü arasında bir İşbirliği Protokolü imzalanır.  Sonrasında Türk yetkililerinin Bulgaristan’da yaptıkları araştırma ve incelemeler, Bulgaristan’a Satılan Evrak ve Cumhuriyet Dönemi Arşivcilik Çalışmaları adıyla kitaplaştırılmıştır. Yine aynı kurum tarafından 1994 yılında yayınlanan Bulgaristan’daki Osmanlı Evrakı adlı çalışma ise Bulgaristan’a intikal eden arşiv malzemesi üzerinde yapılan tasnif çalışmalarını, belgeler ve defterler bazında, Türkçeleştirilmiş fihrist ve kataloglar halinde araştırmacıların bilgisine sunmaktadır.

 

Hocalı Haber:  Rusya ile Türkiye arasında uzun yıllar bir soğukluk, mesafe hatta fobi vardı. Ama Atatürk ve Lenin arkadaşlığının sırrı Taksim’de dikilmiş anıtta saklı. Sizce?

N.Gültepe: Taksim Cumhuriyet Anıtı, İstanbul, Taksim Meydanı’nda bulunan anıt. İtalyan heykeltıraş Pietro Canonica’ya yaptırılan, iki genç Türk; Hadi (Bara) Bey ve Sabiha (Bengütaş) Hanım’in yardımlarıyla, anıt 1928’de tamamlanmıştır. 8 Ağustos 1928’de açılan anıtın, kaide ve çevre düzeni mimar Giulio Mongeri tarafından yapılmıştır. Anıtın bir yüzü Türk Kurtuluş Savaşı’nı, diğer yüzü ise Cumhuriyet Türkiye’sini simgeler. 1928’de Talimhane Caddesi ve İstiklal Caddesi-Sıraselviler aksı üzerine yerleştirilen anıtın kuzey yüzünde Mustafa Kemal, askerlerinin önünde görülmekte, diğer yüzünde ise sivil giysileri ile Mustafa Kemal Atatürk yanında İsmet İnönü ve Fevzi Çakmak, askerler ve halkla birlikte betimlenerek genç Türkiye’nin kuruluşu canlandırılmaktadır. Gene anıtın bu yüzünde Atatürk’ün ardında bulunan Sovyet general Mihail Frunze ve Kliment Voroşilov’un heykeli Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye’ye yapılan Sovyet yardımına duyulan minnettarlığı simgeler.

 H.H: Türkiye Rusya düşmanlığı kime lazım ki uçak düşürme, büyükelçiyi öldürmeye kadar kalktılar.

 N.G: Rusya Büyükelçisi Andrey Karlov’a 19 Aralık 2016 tarihinde  Ankara’daki Çağdaş Sanatlar Merkezi’ndeki fotoğraf sergisi açılışı sırasında düzenlenen saldırı. Meselesi gerçekten çok vahim dir.Türk –Rus Devletleri ilişkilerine gölge düşüren hadise tamamen bir provakasyon dur. Rus Büyükelçisi’nin katli konusunda burada birşeyler yazıp söylememe hiç lüzum yok;  bu alçakça suikast hakkında çok şey söylendi, Konunun aydınlanması için mükemmel bir işbirliği yapıldı. suikast soruşturmasına bizzat Rusya’dan gelen uzmanlar da katıldı.

H.H:  Bu gün Türkiye ve Rusya Güney Kafkasya’da beraberler. Türkiye’nin yeniden Kafkasya’ya çıkması ülkemiz acısından bize neler vadediyor?

H.H: Türkye’nin Rusya ile Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra karşı karşıya gelmemeye özen göstermesinin sebebi korku yahut endişe değil, İmparatorluğun son devirlerinde artık sahip olamadığımız gerçekçiliktir. Atatürk döneminde Sovyet Rusya ile dost idik…  Balkan Ülkeleri (Yugoslavya, Romanya, Yunanistan) ile Balkan Paktında; İran, Afganistan, Irak ile Sadabat Paktında birleşen; tüm yeryüzü ile barışık bir devlet durumuna yükselirken ne kimseyi içişlerimize karıştırdık, ne de kimsenin içişlerine karıştık.
Türkiye bu yoldan şaşmadan yürüseydi, bugün yeryüzünü yöneten ülkeler arasında olurduk.
Eh ne yapalım ülkeyi her zaman Atatürk yönetmiyor ki…

13 Ocak 2021 Çarşamba Necati GÜLTEPE