İSTİKRAR VE BÜYÜMENİN TEYİDİ-ALİYEV
Azerbaycan 7 Şubat’ta erken Cumhurbaşkanlığı seçimlerine gidiyor. Normalde 2025’te yapılması planlanan seçimler Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in kararıyla bir yıl erkene alınmış oldu. Zaten 30 yıldır “dondurulmuş” çatışma olarak tanımlanan Karabağ sorununun çözülmesinin ardından Aliyev’in askeri sahada olduğu kadar siyasi arenada da zafer elde edeceğinden şüphe duyan yoktur. İkinci Karabağ Savaşı’ndan sonra Azerbaycan yetkilileri, devlet çıkarlarını savunma hakkını tüm dünyaya göstermek amacıyla bilgilendirme politikasını güçlendirmiş: gündemini ve haklılığını aktarma yolunda birçok adım atmıştır. Bununla birlikte Karabağ Savaşının Azerbaycan’ın lehine sonuçlanmasından rahatsız olanlar da boş durmuyorlar. Kendisine uygulanan bu çifte standartlara cevap olarak Azerbaycan, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) ile iş birliğini ve örgüt toplantılarına katılımını süresiz askıya aldı. Karabağ zaferinden AKPM’ne ilişkin alınan karara giden sürece Azerbaycan dış politikası bağlamında baktığımızda, Azerbaycan’ın neden erken seçime gittiğini daha iyi anlamış oluyoruz.
İSTİKRAR VE BÜYÜMENİN TEYİDİ
Önemli jeopolitik konumu ve doğal servetleri ile bölgenin parlayan yıldızına dönüşen Azerbaycan özellikle Karabağ zaferinden sonra sadece Güney Kafkasya’da değil, uluslararası arenada da hem ekonomik ve askerî gücü hem de siyasi manevralarıyla kendinden söz ettiriyor. Cumhurbaşkanı Aliyev’in göreve gelmesinden sonra Azerbaycan düzenli ve istikrarlı bir büyüme kaydederek bugünkü konumuna gelmiş durumda. BM’nin 2026 yılına kadar küresel ekonomiye ilişkin raporuna göre, küresel ekonomik gerilemeye karşın Azerbaycan Cumhuriyeti’nde GSYİH büyümesinin 2024’te yüzde 2,6’ya, 2025’te ise yüzde 2,8’e yükseleceği, yıllık ortalama enflasyonun ise 2023’teki yüzde 9,5’ten 2024’te 5,9’a, 2025’te ise 3,9’a kadar gerileyeceği öngörülmektedir. Son yıllarda yaşanan küresel salgına, makroekonomik istikrarsızlığa ve savaşlara rağmen Azerbaycan bu krizleri ekonomik açıdan en az hasarla atlatan ülke olarak dikkat çekiyor. Uluslararası yatırımları teşvik etmek için son dönemlerde Azerbaycan Cumhuriyeti’nde serbest ekonomik bölgeler ve teknoparklar tesis edildi, girişimcilik faaliyetlerine geniş olanaklar sağlamak amacıyla vergi mevzuatında değişiklikler yapıldı. Karabağ zaferi sonrası başta Türk şirketleri, Azerbaycan’ın haklı davasına destek veren ülke şirketlerinin işgalden kurtarılan toprakların yeniden imarında görev alması için Cumhurbaşkanlığı çeşitli teşvikler ortaya koyarak yatırımcıların önünü açtı. Dış borcunun azaltılması yönünde de ciddi adımlar atan Azerbaycan’ın dış borcu şu anda GSYİH’nın yüzde 10’unun altında ve 2024 yılında bu rakamın yüzde 7’nin altına çekilmesi hedefleniyor. Mali harcamaların büyük bir çoğunluğunun Karabağ’ın yeniden imarına yönlendirilmesine rağmen ülkede asgari ücret, emekli maaşları ve sosyal yardımlar kademeli olarak artırılmış, bölgelerin sosyo-ekonomik gelişimi ve çevresel faktörler dikkate alınarak belirlenen hedefe uygun programlar uygulanmıştır. Azerbaycan Cumhuriyeti yeterli mali kaynaklarına rağmen kamu harcamaları konusunda akılcı ve faydacı bir politika izlemektedir.
KARABAĞ MESELESİNDEKİ YAKLAŞIM FARKI
Azerbaycan’ın Karabağ’daki zaferinin günümüzde varlığı ve etkinliği tartışılsa da hâlihazırda uluslararası arenada en üst kurum olan BM’nin aldığı kararların uygulamasını sağlayan bir hamleden daha fazlasını oluşturmuştur. Zira Eylül 2023’te güvenlik güçlerine karşı yapılan provokasyonlar sonrası Azerbaycan tarafından gerçekleştirilen 23 saatlik antiterör harekâtından sonra AKPM Azerbaycan’ı suçlayan ve çelişkili ifadelerle dolu bir rapor yayınlamıştı. Azerbaycan- Ermenistan meselesinde taraf olduğunu açıkça belli etmiş olan AKPM’nin raporunun yanı sıra, İkinci Karabağ Savaşı sonrası birkaç Avrupalı yetkilinin Ermenistan’ı ziyareti sırasındaki kışkırtıcı davranışları ve paylaşımları da mevcut statükoyu değiştirmek istemelerinin göstergeleri olmuştur. Azerbaycan liderinin “Kafkasya’da savaş istiyorlar” uyarısı da boşuna değildir. Oysa ki tüm yaşanan acılara, bir milyondan fazla Azerbaycan Türkünün topraklarından sürülmesine, Hocalı soykırımına rağmen, çatışmalar sırasında ve sonrasında Azerbaycan tarafı merhametini, şefkatini ve asaletini sergilemişti. Son çatışmalar sırasında ellerindeki bavullarla bölgeyi terk etmek isteyen yüzlerce Ermeninin fotoğraflarıyla 30 yıl önce yanına temel eşyalarını dahi alamadan, kucağındaki çocuklarıyla Ermeni zulmünden kaçan Azerbaycanlı sivillerin fotoğrafları sosyal medyada uzun süre paylaşılmıştı. Azerbaycan yetkililerin sivil halka yönelik Ermenice hazırladığı, bölge sakinlerine yiyecek, içecek ve gerekli tıbbi bakımın sağlanacağını belirten broşürler, Bakü’nün, Ermeni ayrılıkçıların rehinesi haline gelen sivil nüfusa karşı duyarlılığını sergiliyordu.