Türkiyede’ki Liberal güruh ve Nagehan Alçı’dan Azerbaycan çıkışı

0
2283

‘Milliyet’in bugünkü sayısında Nagehan Alçı ‘Azeriler dost, Ermeniler düşman mı?’  yazısında hem 2009’da Dağlık Karabağ’a ettiği ziyaretten gururla yazıyor, hem son Kabarağ olaylarından bahsederken  konuyla ilgili Türkiye medyasında kullanılan dilin çok sorunlu olduğunu söylüyor, hem Karabağ gezisi sırasında Ermeni basınında çıkan bir çarpıtma nedeniyle onun Azerbaycan tarafından persona-non-grata ilan edilmesine neden olmağından yazıyor,(geçen yıl Azerbaycan büyükelçiliği bu yasağı kaldırmış, keşke kaldırmasaydı ) hem setiraltı Azerbaycan’ın haklı olduğunu söylüyor , hem de en sonda Türk insanının tümünü ırkçılıkla suçlayarak şunları yazıyor :

1848740

Kısacası, Ermeniler Azerilerle ortak yaşadıkları, Sovyet Azerbaycan’ına bağlı bir coğrafyada işgalci durumundalar. Yani hatalı taraf Ermenistan. Ancak… Durumu bu şekilde izah etmek başka, Ermeniler ve Azerilere yönelik apayrı iki dil kullanmak başka! Bakıyorum bizim medyaya, ama yalnızca tek bir tarafa değil, bütün medyaya.. Hepsinde Azeriler kardeşimiz, Ermeniler düşman! 5 Azeri şehit verildi, bunun karşılığında 100 Ermeni asker öldürüldü vs vs… E hani Türk milliyetçiliği bu topraklara ait her etnisiteyi kapsayan bir şemsiye idi? Ermenistan açılımı vardı? Türkiye taraflar arasında objektif arabuluculuk yapabilirdi? 1915’le ilgili cumhuriyet tarihinde ilk kez iki tarafın acılarını paylaşan, Ermenilere taziyelerini sunan bir siyasi irade varken bu dil çok arkaik değil mi? 
Maalesef yıllarca Irak Kürdistan’ına yönelik oradaki Kürtlere düşman, Türkmenlere bizden muamelesinin aynısı şimdi de bir kez daha Azeriler ve Ermeniler üzerinden hortluyor. Bu, iliklerimize işlemiş bir gizli ırkçılık. Kâh Kürtler üzerinden kendini gösteriyor, kâh Ermeniler, kâh Rumlar, kâh Yahudiler…

Türkiye’de Nagihan Alçı gibi bir takım liberal görünen güruh var. Biz onları çok iyi tanıyoruz. Onlar sanki (bazıları gerçekten de öyle) paralı asker rolunu üstleyerek bütün dönemlerde Türkiyenin gündemini belirlemeğe çalışıyorlar. Bu güruh her zaman da yanlış yaptıklarını sonradan itiraf etseler de bu hiç bir şeyi ifade etmiyor. Çünkü mağdur olan mağdur olmuş zaten ve zamanı geri döndürmek ölünü diriltmek gibi imkansız bir şeydir.  Uzağa gitmeyelim; eskiden Paralel medya ile beraber yürüyen Nagihan Alcı  bir sene önce ‘ Muhalefetin olduğu yerde barış olamaz’ , ‘Haziran seçimlerinden sonra Öcalan serbest kalacak’ diye demecler veriyordu. Bu istekleri de olamayandan yarın bir zamanlar ‘Atatürk bir diktatördü’ diyen bu hanım efendi yarın solcu kesimin yanında yer alarak ‘Atatürk bir demokratdı, kahramandı’ soylerse şaşırmam asla.  Bu kesim 5-6 sene öncesinde  televizyonlarda her gün, her akşam çıkıp Orduya hakaretler edir, rasmen linc girişiminde bulunurdular ..17-25 Aralık sürecinden sonra bunlar bölündüler , biri birilerini yemeye başladılar ve halen kendi aralarındakı savaş devam ediyor ..O zamanlar ben her kese de internet üzerinden kendilerinin anlayacakları dilde mektublar yazardım …17898

2010’da Kanaltürk’de Ters Cebhe dartışma programı vardı . Sami Dadalıoğlu’nun moderatörlüğünde zaman-zaman da tansiyonun yükseldiği programda Rasim Ozan Kütahyalı, Ümit Zileli, Fikri Akyüz ve Ümit Özdağ her pazar biraraya gelerek Ters Cephe’de Türkiye gündemine ilişkin konuları masaya yatırırdılar. Hemin tartışmada da bu liberal kesimden olan Fikri Akyüz kurnaz ve ustalıkla manevrler eder, Rasim Ozan Kutahyalı ise direk konusardı. (Sonralar tabi  ters düştüler ve hatta biri birilerine ağır ittihamlarda bile bulundularHatta bazen bu Kütahyalı sınırları bile zorlar, Ordu, Milliyetçi ,sol kesimle yetinmeyip  Azerbaycan’ı da bu eleştirilerin odağı haline getirirdi.. Çünkü emperialist bir oyun olan Ergenekon ve Balyoz oyunu aslında Türk Milliyetçiliğine yapılmış bir operasyon idi. Bu saldırının asıl amacındakı hedef tek parti,tek gurum degil, Toplumun her kesiminde  milliyyetçi duruş sergileyenleri etkisiz hale getirmek için yarğılamak, bir çuvalın içine alıp infaz etmek idi hedef..Ona göre de bu hedef Türkiye Cumhuriyeti sınırlarını aşarak Türk dünyasını da içine almıştı…Bu saldırı Türk varlığına,Türk Dünyasına yapılmış bir saldırı idi. Ona göre de bu Ergenekon Paketinin içinde Azerbaycan’dan bazı milliyetçi isimlerin bulunması  ( Sabir Rüstemhanlı ,Tenzile Rüstemhanlı ve b.)ve hatta Elçibey’in adının hallandırılmasının amacı bir mesaj idi ve mesaj da açık ve net idi-Türk Milliyetçiliğini yarğılamak ve Orta Doğu projesinin önündeki en büyük engeli kaldırmak..

2005 senesinde ingilisler Türkiye’de Hitlerin ‘Benim Kavğam’ kitabının rekor seviyyede satışından ve okunmasından endişe ile yazıyor,  ‘ Türkiye’de Milliyetçiliğin yükselmesi endişe verici ve bunu önlemek için tedbir görmek lazım ‘ diye uyarıyorlardı…

Zaten 2 sene keçmedi ERGENEKON ve BALYOZ masalları başladı.

O zamanlar en büyük saldırı da Türk Silahlı Guvvetlerine yapılıyordu. Esas da Türk dünyasında görev yapmış ,Türk Dünyasına hizmet etmiş subaylar idi. Yani bir zamanlar bendenizin de komutanları olmuş , bendenize de Bakü’de egitim vermiş Kahraman Subaylar idi. Orta Doğu projesini sonlandırmak için Türk Dünyası nı etkisiz hale getirmek lazım idi. Evet Generaller ve subaylar habsedilmiş ve bir takım gazeteçi , yazar güruhu da fırsat bulmuş ,tetkçilik yapıyor ve televizyonlarda saldırılar düzenliyorlar. Sadece televizyonlar degil , gazete , sosyal medya üzerinden de güclü linc girişiminde bulunulurdu. O dönemde susmayan bir kesim de vardı . Onlardan biri de bendeniz idi. Hem facebookda en büyük grup ve sayfalarda bu saldırıları lanetliyor , bu oyunun arkasındakı ismin Fetullah Gülen ve örgütünün olduğunu bildirir , hem de belli çevrelere mektublar yazır kendi komutanlarımı savunmaya çalışıyordum. Tabi bu yazdıklarımız ve mücadilemiz bizi de saldırıların hedefi haline getirirdi. Telefonlarıma tuaf zengler geliyor , evime hırsız giriyor ve s. En sonda telefonla ben Beşiktaş savçılığına bile çağrıldım.( tabi gitmedim ve numarayı kırıp attım ve kullandığım telefonları da bir daha kullanmadım ).

Orduya yapılan çirkin suçlamalardan biri de guya Ordu uçakla camiyi bombalayackmış. Bu artık son damla oldu ve ben Ters Cebhe ye bir mektub yazdım . Onun kopyasını baskalarına da yolladım.  Ben susamazdım. Çünkü benim komutanlarımın Cami bombalamayacaklarına kendi ismim gibi emindim ve ben de kendi görevimi yaparak bir şeyler yapmalıydım . Ters Cebhe ye yazdığım mektubu noktasına ,virgülüne dokunmadan( o zaman türkcem zayıf idi ,affınıza sığınarak) aynen sizinle paylaşıyorum :

‘Merheba Fikri bey! Ben bir azeriyim.Son yıllar Türkiyede cereyan eden olaylar her bir müslüman ve Türk dünyasının vetendaşı kibi beni de üzüyor ve ona göre de size yazmaga karar verdim. Türkiyedeki bütün haber kanallarını ,tartışmaları ve Her hafta kanaltürkte yayınlanan “TERS CEBHE”ni de izliyorum. Ve ona göre de düşüncelerimi sizinle paylaşmag istedim. Ama yazımın kopyalarını “TERS CEBHE”nin konuklarına da dagıtmanızı rica ediyorum. Düşüncelerini begendigim Ümit Özdağa da yaza bilirdim.Ama sizi tercih etdim..Nedeni de bende kalsın…
Peki beni size yazmağa ne vadar etdi.?! Tabii ki,son hadiseler–Balyoz operasyonundakı gözaltılar.
Bana 1994-95 yıllarında türk subayları 9 ay egitim vermişler…Bu subayların-yani türk komutanlarımın bu günkü durumuna sessiz kalamazdım.Bu gün Türkiyede çizilen SUBAY VE ORDU Profili bu olamaz–Benim tanıdığım Türk subayları sizin tartışdığınız subay olamaz…şimdi size bir askerlik olayını anmlatacağam…1994-de bizim tugayda bir asker kendini otomatik silahdan vurmuşdu –yani intihara kalkışmışdı..mermiler kalbinin yanına isabet etmişdi,ama şükürler olsun ki,ölmedi.Ve olay günü bizim bölük komutanı olan Türkiyeden gelen genc komutan(ismi Uğur Bakan idi) bizi egitim bölgesine götürdü…orda bizi topladı ve konuşmaga başladı..”Bizde– Türkiyede askere getmeyene kız vermezler..Askerlik bizim namus borcumuzdur…Askerlik namusunu korumakdır..Askerlik VATANA en büyük hizmetdir..Askerlikde ölen şehitlik mertebesine yükseliyor…ve ona göre bütün çetinkliklere ramen dözmeliyiz.kendi canımıza kasd etmek günahdır..KURANDA yazılıb ‘kim kendi canına kıyarsa o ebediyyen cehenneme gider’..(bunu önce arabca söyledi..arabca bazi başka hadisleri de söyledi ve tercüme etdi.belli ki,arab dilini bilirdi)…Ve komutan  “kim Kelime-i Şehadeti biliyor”-diye sordu…90 kişiden 3-4 kişi bildi.onlar da yanlış söyledi..ve Allahıma şükür ben bildim..çünkü babam çocukluğundan namaz kılan idi.Her gün Kuran ve dini kitablar okuyurdu …Sovetler döneminde bile namazını hiç aksatmadı…Ona göre de ondan duymuşdum ve Kelime-i Şehadeti söyledim ve komutandan aferin kazandım…
ve bizlerde sovetlerden kalma bir taarruz sloganı vardı– URA…ORDU taarruza keçende ura ura diye bağıra –bağıra düşman üstüne giderdi…Ama Türk subayları bize ALLAH ALLAH diye bağırmamızı ögretdi…Komutanım ALLAH ALLAH diyende biz çok farklı bir duyğu daşıyoruz…sanki Düşmanı bir anda mahv ederik hisslerine kapılıyoruz.KOMUTAN “çünkü bizler ALLAH uğrunda savaşırız.Bizlerin savaşı ALLAH uğrundadır…Türk Orduları hiç bir zaman işğalçı ORDULARA benzemez,bunu böyle bilin” dedi.Ve diger komutanlar da böyle idi…çünkü duymuşdum…hatta başga taborda bir komutanın kurandan askerlere ders verdigini duymuşdum…ne kadar dogru ne kadar yalan bilemiyorum…ama o komutanı ben izledim…Asketrlerine bağıra-bağıra vatanseverliği anlatırdı ,hem de ögretirdi…ve tüylerim diken-diken olurdu onu dinleyende …başka bir komutan  KOMANDO birligi yaratdı bizim tugayda… onun egitimini hepimiz kururla izlemege merak ederdik…
Ve benim tanıdığım TÜRK KOMUTANI BU İDİ…Onlar bize vatanseverlik ögretdiler…Onlar bize displin ögretdiler…ALLAH ,VATAN uğrunda nasıl savaşılır –bunu ögretdiler..Türkiyede cereyan eden bu olaylar nedir anlayamıyorum…Bana egitim veren UGUR BAKANLAR asla böyle yapmazlar…BİZ 9 AY Baküde egitim talimi keçenden sonra KARABAG bölgesine gönderilmek üzere otobislere bindirildik…Otobüslerimiz askeri birlikden ayrılıb tam yola çıkmak üzereydi ki, otobüsün önü kesildi ve kapı açıldı …içeri kim dahil olsa iyi–3 ay önce bize talim keçmiş bölük komutanımız Uğur Bakan….Nasıl kururlandık anlatmagda zorluk çekiyorum…uzun bir konuşma yaptı…en sonunda ise şunları söyledi…”Ben sizleri hiç unutmam…gedin ALLAH yardımçınız olsun…inşaallah o toprakları sizler azad edeceksiniz…Verdiğim talimler sizlere halal olsun”-diyende bizler göz yaşımızı tutamadık…Ve bizler “Komutanımız seninle gurur duyuyoruz,seni hiç unutmayız”dedik….
Benim bildiğim Türk komutranları bunlar…Daha tanıdığım ZEKİ albaydan danışmıyorum…
Haygırıyorum ve isyan ediyorum bunlara—elinizi çekin komutanlarımın üstünden…Nedir bu olub bitenler..Bana göre bu TÜRKİYE VE TÜRK ORDUSUNA KARŞI bir dış destekli operasyondur..Bu operasyonu siz yazarlar ve gazeteciler durdura bilirsiniz…Sizler farkında degilsiniz ,ama bu gün Türkiyede karışıklık yoksa bu sağduyulu yazar ve gazeteçilerin gayreti sayesinde yoktur.Bu günkü durumdan öteri ikltidar kadar mühalifet de sorumluluk daşıyor…Eger demokratik bir dövletde önemli meselelerle bağlı mühalifet ve iktidar bir araya gelemiyorsa vay o ölkelenin haline.Mühalifet liderlerin iktidarı tehdit etmekden el çekib çözüm için bir an önce iktidarla görüşmeli…iktidardakılar da insandırlar …hata yapa bilirler…Tuzağa düşe bilirler…İktidara “biz iktidara gelsek sizden hesab sorarız diye tehditler savurmakdansa,randevu alıb görüşmek,derdini ögrenmek,bu tuzakdan beraber kurtulmagın yollarını aramaka lazım..Bu gün MHP olaya el atmasa tarih karşısındfa çok kötü sınav vermiş olacak…Ve halk kolay-kolay afv etmez..
Bu gün dünyanın sivilizasiyaya doğru gitdiği bir dönemde Türkiyede dış güclşerin yardım ve destegi ile nelerin tartışıldığı utanc verici.Marsa getmegin yollarını arayın…Bizleri de üzmeyin…Türkiyenin büyümesi bizlerin büyümesi demek…Sizleri,bizleri –müslümanları biri-birine kırdırmağa çalışıyorlar.Düşmanlara karşı savaşalım..70-80-de kalmayalım….
Spartada ,Amsterdamda türk uçağının düşme nedenlerinin neler ola bilecegini tartışıın…M.Yazıçıoğlunu taşıyan helekopterin düşme nedenlerini araşdırmağa çalışın…taraflı–tarafsız..
Bir de ki,Davos çıkışı Türkiyenin başbakanı ERDOĞANIN prestijini bölge ölkelerinde artırdı…Ama ORDUYA el uzatan hükümet prestijini kayb etmege başladı…Bizler Türkiye ile güclü ORDUSU olduğuna göre gurur duyuyoruz.
Keçen sene Türkiyede keçirilen belediyye seçimlerini izleyende büyük gerginlinlik vardı…Böyle bir ortamda M.Yazıçıoğlunu daşıyan helekopter kazaya uğradı…Sesler kısıldı..Gerginlik bir anda yerini Sükunete buraktı…Diyorum illa da bir şeymi olmalı …”Sen işine bak,kardeşim..Kendi memleketin işlerini çözmege çalış ” diye de bilirsiniz…Biz aynı milletiz…Azerbaycanın en ucgar köyüne gedin sanki Türkiyedesiniz…Her evde türk kanallarına uydudan bakılıyor…Hepsi de Türkceyi iyi biliyorlar.Bu hükümet zamanında bir az soyugluk var da..Bu da keçer…Şunu söylemek istiyorum bizler Türkiyenin ‘ bazı ülkelere’ benzemege başladıgını sezib sizleri uyarıyoruz…Yarın gec olacak..benden söylemesi….bir kardeş tavsiyesi…Ne ise….anlatacak,söylenecek çok söz var….ALLAHA emanet olun…’

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.