Azima Ağalarova. Sovyet Birliğinin dünyanın yarısına hökmü geçen zaman, kendi çatısı altındaki cumhuriyetlerle dünya arasında demir perde ördüğü bir zamanda devlet kulluğunda olan gencecik bir kız. Türkiye’ye geldi ve burada kendi tabirince ‘cennet vatanında cehennemi yaşamağa geldi’. Rus KGB’si tabii ki bunu bağışlamazdı ve takipler, sürgünler sonrası Almanya’da son buldu hayat gemisinin seyahati. Daha sonra bu yaşananlar hepsi birer roman oldu. Hala 5 romana sığdırmış Azima hanım yaşadıklarını. Ama en çok okunan, Avrupanın en pahalı kitabları listesine giren “Bakı’dan Kahire’ye ve Stockholm’a Uzayan Yol’ ” romanı oldu. Azima Ağalarova yeni roman üzerinde çalışır. Türk okuyucular ise onun yayına hazırlanan romanını; ‘Ağlayan Duvar’ı bekliyor.
Hocalı Haber: Bu günlerde Türkiye seferinden döndünüz. Bu sefer size ne verdi, Neleri konuştunuz sizi sevenlerle?
Azima Ağalarova: Evet çok doğru. Henüz bir hafta olmadı Türkiye’den döndüğüm. Ben Türkiye’ye “Güncel Haber’ ajansının daveti ile getmişdim. Önceden tanımıyordum bile. Yazılarımı ve “Yıpranmış Hayallerin Peşinde’ eserimi okuyup çok beyenmişdiler. Bana bir işbirliği teklif ettiler ve röportaj aldılar. Aynı zamanda Akdeniz Gazeteciler Cemiyeti’nin başkanı sayın Haydar Coşkun Fırat’la görüştüm ve ona da röportaj verdim.
H.H: Kitaplarınız Azerbaycan dilinde, Türkiye Türkçesinde ve İngiliz dilinde yayınlanır. Kitaplarınız hakkında danışır mısınız.
A.A: 5 ildir romanlarımı yayınlamağa başlamışım. Bu 5 ilde 5 kitabım yayımlanıp. 3 kitap Azerbaycan’da öz ana dilimde yayınlanıp. Bir kitabım İsveç’te İngilizce, biri ise Türkiye Türkçesinde. Ama içim acıyarak söylüyorum ki, Türkiye’de Azerbaycan’dan daha çok ilgi görüyorum.
H.H: Anneler kendi evlatlarından daha güzel ve özenle konuşur. Kitaplarda yazarların evlatlarıdır. Kitaplarınızdan detaylı konuşsanız okurlarımız da memnun olurlar. Yeni bir kitapta yayına hazırlanır bildiğimiz kadarı ile.
A.A: Ne kadar doğru ifade ettiniz. Onlar benim evlatlarımdır. Anneler evlatlarını nasıl seviyorlarsa ben de onları öylesine seviyorum. “Gecelerde Saklı Kaldım’ “ilk evladımdır. Ona göre onu daha çok seviyorum. “Bakı’dan Kahire’ye ve Stockholm’a Uzayan Yol’ “ikinci evladımdır. Bu kitabı anlatamam gerek okuyasınız. Bakü’den başlayarak Mısır’da devam eden ve Stockholm’a uzanan bir hayat hikayesidir bu kitap. Sınır tanımayan aşk ve bu aşkı zehire çeviren Sovyet Birliği KGB’si. Daha bir kitabım: “Uçağın Kanatlarında Uçan Ruh’ . O benim en duygusal evladımdır. Yazmışam ki kimse bu kitaba irad filan bildirmesin, ne sözü var bana yazsın. 4. kitabım ise ‘A long trip from Baku to Cairo and Stokholm’ ingilis dilinde, beni Avrupa’nın 5 ülkesinde tanıdan evladımdır. Ve 5. Beni demek olar tüm Türkiye’de tanıdan evladımdır. “Yıpranmış Hayallerin Peşinde “. Men onunla gurur duyuyorum. Çünkü o bizim Türkiye’ye olan aşırı sevgimizin göstergesidir. Bakın ne diyor; Ben bu cennet ülkesinde cehennemi yaşamaya geldim.
H.H: Yayına hazırlanan kitabınız hakkında konuşulmaya başlandı bu ara. Hatta biz de haber olarak yazdık. Yayına girmeden bu kadar ilgi gören roman neleri içerir?
A.A: Bəli yeni bir kitabım hazırlanır yayına Türkiye’de ve Türkiye Türkçesinde. ‘Aglayan Duvar’ isimli. Antalya’da başladığım romanı Yunanistan’ın Kos adasında devam ettirdim. Sonra İsrail Kudüs de yazdım. İnanılmaz anılar idi. İsrail’den Almanya’ya döndüm; evime. Bir az evimde çalıştım ve sonra İsveç seferi başladı. Orada devam etti ve nihayet Almanya’da tamamladım. İçeriğini çok konuşmak istemiyorum ama romanın Türkiye’de ses getireceğine eminem. Bu eser Allah’ın izni ile büyük tirajla yayınlanacak. Hazırlıklar gediyor.
H:H: Her yayın hazırlığı bitmiş bir çalışma demektir. Ama yazarların işi bitmez. Yeni roman üzerinde çalışırsınız mı?
AA: Aslında ‘Ağlayan Duvar’ romanını bitirdikten sonra 5 -6 ay dinlenmek istedim. Bir baktım içim aştı taştı. Yeni bir esere başladım. Düzdü bu aralar yazmıyorum. Günümü müzik dinlemekle geçirirem. Amma artık yeni bir macera başlanıp: “Bir Kadının Anatomisi “. Bu roman da Türkçedir ve Türkiye’de yayınlanacak. Düşünürüm ki; roman bütün kadınları sevindirecek ama erkekleri deli edecek. Olsun bir az da onlar deli olsunlar. Kimse de kadınlarımızın iç dünyasını açığa çıkartmalıdır. Demek bu görev bana düştü.