Putin savaş suçlusudur. Ukrayna’da 24 Şubat’tan bu yana en az 364 sivilin öldü, 759 sivil yaralandı. Hala Buça’dan görüntüler; kolları ters kelepçeli, zırhlı araçların üstünden geçtiği arabalarda ezilmiş cesetler.((((( Sen ayaklandın, ne güzel, ne kadar merhametli olduğunu biliyorum. Ukrayna’dan can korkusu ile kaçan, hayatta kalmak için göç eden insanlara; yaşlı, kadın çocuk demeden hepsine kucak açtın ya; sarışın ve mavi gözlülerdi dedin, yaralarını sardın ama senin, çocuğunu ölümden kaçıran bir sığınmacıya siyah gözlü esmer olduğu için tekme atmanı da unutmadım bunu böyle bil. Hiç bu gün hala incelenmemiş Buça’dan katliam diye bahis edersin ya 30 yıl oldu hiçbir raporunda Hocalı katliamı ifadesini kullanmadın bunu da unutamıyorum.
Tün sosyal paylaşım siteleri, tün gazete ve haber ajansları, tüm yaza bilen ve konuşa bilen Buça katliamı diyor ya biliyor musun nasıl içim sızlıyor. Ve ben her gece çalıştığım ofisten Mecidiyeköy metröbüs durağına kadar olan 10 dakikalık yolu giderken ağlıyorum. Nefret ediyorum bu tuzlu suyun akmasından ama… Ukrayna için ağlamıyorum senin göz yaşlarına benim göz yaşlarım katılmasa sorun olmaz. Taş kalpliyim düşünme, 30 yıldır bir yaprağı dalından koparmaya kıyamadım, neden biliyor musun? Koparılmayın, ayrılmayın alasını yaşadım da ondan. Ben 30 yıl önce yaşadıklarıma ve yalnız bırakıldığıma ağlıyorum.
30 yıl önceye gidelim. Azerbaycan’a.
…Bir kış sabahı uykudan uyandım, sokaklar kalabalık. Binada kim var sokağa fırlamış. Ben de aynısını yaptım. Çırıl çıplak, yaralı insanlar; kadın, çocuk, delikanlı demeden sokaklarda asfaltın üstüne oturmuşlardı. Tekrar evlere koşturduk ala bildiğimizce battaniye mont, kazak, ayakkabı. Sokaklardaki otobüs duraklarını naylonla kapladık oda gibi bi şey oluştu köpek falan barına bilirdi belki ama çocuklu kadınları yerleştirdik. Doyuramıyorduk kimseyi günlerle aç biilaç dağları geçerek gelmişlerdi belki karınları doyurdu ama açlık korkusu ile daha çok yiyorlardı. Aralarında yaşlılar azdı birkaç kişi; yaşlılar işgal olunmuş topraklarda kalmıştı. Ve o topraklarımızdan; hunharca işgale tabi tutulan yurtlarımızdan kovulmuş 2 milyon göçmen, 2 milyon savaş mağduru, 2 milyon sığınmacı vardı hiç kıkını çıkarmadın.
…Şehirde, ikamet ettiğim yeni evlenmiş aileler yurdunda da varlardı göçmenler. Bir odada bir aile kalırdı. Kaynana, kaynata, çocuklar, anne ve baba. Bir odada tek kişilik bir yatak, bir masa. Masanın altında bir çocuk, üstünde bir çocuk uyurdu geceler. Ve o iki milyon insanın yaşamı gibi kaderi de aynı idi; her aileden bir itkin, şehit, göç yolunda, çatışmada, esirlikte, Ermeni evlerinde kul edilip çalışırken yapılan azaplardan hasar görüp engelli olan vardı…
Bu aralık senin ülkelerine de götürmüşlerdi 1000, 1500 civarında esir edilen Azerbaycanlılardan; organ ticaretinde kullanıldı o insanlarımız.
Röportaj yapmaya gittiğim yırtık sığınmacı çadırlarını hiç unutmadım, o çadır kentlerin çamurdan geçilmeyen sokaklarını da. Köylerin ahırlarını mesken yapmış, komu-komşunun bağışladığı koyun, kuzu, tavuklarla bir ahır odasında yaşamını sürdüren, orada sofra kuran, uyuyan, banyosunu yapan aileleri unutamadım. Bir evde çay ikram ettiler; yemek yemekten karnım toktur bahanesi ile kaça biliyordum ama çayı geri çevirmek etik değil bizlerde o yüzden içmeye mecbur olmuştum. Hemen de ses yazan cihazı, not defterimi alıp kaçar gibi çıkmıştım o ahır evden. Yolda midem bulanmıştı, köyün hastanesine zor yetişmiştim ve bir hafta yatakta kalmıştım. Tiksinmiştim içtiğim o çaydan. 2 milyon insan o koşullarda yaşıyordu.
…Hocalı’yı da konuşalım mı? Bir geçede yani 12 saat içerisinde 1000 civarında kişi katledildi; Ukrayna’da 40 günde katledilenlerle helem helem aynı say. Tek tek öldürüldüler hem de. Bomba füze atışı değil, mesela alnına tabanca ile vurdular, kafasını balta ile kopardılar, ağaca bağlayıp üstüne petrol döküp yaktılar. 1500 kişiyi rehin aldılar. O rehin aldıklarına yaşattıkları bir çağ atlamak idi ama geriye atlamışlardı; orta çağa falan. Sen gözlerini kapamıştın, kör desem kalbini kırmış olurum, hem de sağırdın.
Bu gün Putin savaş suçlusudur de mi? Ok, cezasını da alması lazım. Köçeryan, Serkisyan, Zori Balayan? Teker teker yazsam bu ‘yan’lar bir sürüdür. Karabağ işgal günlerinde Boğanis Ayrım kasabasında (katledilenler hepsi evlere kapatılıp diri diri yakıldılar), Karadağlı köyünde (60 kişinin başı kesildi, kurşuna dizildi, diri diri toprağa gömüldü), Hocalı kasabasında (250 Fargane göçmeni Ahısha Türkü yeni yapılmış pimapen evlerinde ateşe verildi) yapılan katliamlara komutanlık eden Serkisyan, Köçeryan, ‘Türk çocuğun derisini yüzüp duvara çiviledim ve 7 dakika sonra kan kaybından can verdi’ yazan Zoru Balayan, savaş suçlusu değil sana göre? Hatta uluslararası barış ödülü falan da verirsin, öpüp başının üstüne de koyursun. Geç oldu. Son günlerde çok battın gözüme düşündüm ki bi selam verim sana.
Selam Batı, ben Azerbaycan’ım…