Hayatınıza Sahip Çıkın
Biz çocukken sebze ve meyve pazardan, manavdan alınmazdı, öyle büyük büyük marketlerde yoktu, herkes kendi bahçesinde yetiştirirdi. Taze, mis kokulu, üstelik de organik. Sabah kahvaltı için bahçeye iner, domatesi, salatalığı, biberi, maydanozu, reyhanı bahçemizden toplardık, annem yemek yaparken ‘’kızım birkaç patlıcan, domates kopar’’ derdi.
Kavun, karpuz yedikten sonra annem hadi kalkın diye söylenmesine rağmen çekirdeklerini yemeden kalkmazdık, hatta çekirdekler, yıkanır, kurutulur, kışın sobada kavrulurdu.
Sonra ne mi oldu?
Yıl 2006..
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir kanun çıktı..
Kanunun Adı: Tohumculuk Kanunu
Kanun numarası: 5553
Kabulü: 31.10.2006
Resmi Gazete numarası: 26340
Resmi Gazete tarihi: 08.11.2006
43 maddelik
Kapsamı şu.
“Bundan böyle üreticilerin bahçelerde, tarlalarda ve meyve bahçelerinde kendi ürettikleri tohumları kullanmaları yasaktır. Bakanlıkça izin verilmeyen tohumlar, üretilip satılamayacaktır”
Yani diyor ki, İthal tohum kullanmak zorundasınız..
DNA’sı ile oynanmış, GDO’lu, tohum vermeyen, hibritli tohumu kullanacaksın.
Yaptırımı:
Ağır, çok ağır cezaları var.
Gelin şimdi cumhuriyetin kuruluşuna gidelim.
Yıl 1925
Yeni Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bir kanun çıkıyor..
Kanunun Adı: Her nevi fidan ve tohumların meccanen tevzi ve devlet uhdesinde bulunan arazinin fidanlık ihdası için Ziraat Vekaletine ve idarei hususiyekerine bilanedel teffizi hakkında kanun..
Kanun numarası: 682
Kabul tarihi: 2.12.1925
Resmi Gazete numarası: 244
Resmi Gazete Tarihi: 14.12.1925
Kapsamı:.
“Her türlü yerli tohum ve fidanın üreticiye bedava dağıtılması, hazine arazilerinin yerli tohum ve fidanlık üretmek için Tarım Bakanlığına devredilmesi hükme bağlanmıştır”
Biri savaştan yeni çıkmış cumhuriyetin ilk yıllarında çıkarılmış bir yasa, diğeri ise AKP’nin iktidar olduğu dönemde.
Bu iki kanun bir ülkenin kendi kaynakları ile nasıl ele geçirildiğinin belgesi değilde nedir?
Ülkemizde çok sayıda Ziraat mühendisimiz var, çoğu işsiz, bir kısmı da başka işlerde çalışıyor.
Biz onları bu konuya yönlendirmek yerine 5 milyonluk çöl ülkesi İsrail’den tohum alıyoruz..
2014 yılında domates tohumu için İsrail’e giden para 13 milyon dolar..
Son 10 yılda ithal tohuma verdiğimiz para ise 1 milyar dolar civarında..
Her gün soframıza koyduğumuz çoluk çocuk hepimizin yediği pazarlardan, marketlerden aldığımız sebze ve meyvelerin hemen tamamı bu ithal tohumlardan üretiliyor.
Çok uluslu şirketlerin bize dayattığı tohumlardan..
Tatsız..
Kokusuz..
En önemlisi de sağlıksız..
Hayatınıza sahip çıkın..
( Sedat Kaya’nın çalışmasından alıntılar yapılmıştır.)